ZİNDAN
ZİNDAN
Yusuf Yılmaz Bazen öyle bir an gelir ki Kaçamazsın. Kaçsan da vicdanın bırakmaz seni, Sonunda ölüm olduğunu bilsem de vazgeçemezsin, Kendine yedirmezsin. Söz bu söz; Namustur, şereftir diye düşünürsün. Bakarsın bütün yollar kapanır, Gecelerden kurşun geçmez olur. Her şeyi göze alırsın. Hiç kimseye bir şey söyleme ihtiyacı duymazsın. Korku nedir bilmezsin. Parmaklıklar, dört duvar Ve yalnızlık. Muhasebe yaparsın. Karlı olabilirdin Ama bu vicdan yüreğimi rahat bırakmadı ki Sonunda beni zindana itti. Sabırlı ve metanetli olabilir miydim? İradem o anda tatile gitmeseydi belki. Gecenin bir vaktinde unuttuğun bir şarkı gelir aklına; Mırıldanırsın. Kendinden başka kimseyi takmazsın. Çook uzaklara gider gözlerin. Ruhundaki prangaları söker atarsın. Önce kendi ihtilalini yaparsın! Ezilenleri, kimsesizleri , Hiç bir karşılık beklemeden canını feda edenleri, Çığlığını belli etmeyenleri düşünürsün. Beyninde isyan bayrakları dalgalanır. Saniyeler yağmur damlaları gibi Vurur beynine. Günler ayları kovalar, Olgunlaşan beyazlamış saçlar. Basit sözlere aldırmayan kulaklar. Derinden bakan gözler. Sararmış takvim yaprağında bir söz. " Bir sabah kapı açılır; Güneşin ışıkları Zindanın duvarına vurur. Selam çakarsın özgürlüğe, Acı bir gülümsemeyle!.. Bela çengellerine biraz daha temkinli yaklaşmak üzere |