Gel...
Gözlerinin sıcağına konuk et beni.
Günlerdir bir dize bile düşürmedim sevgilim... Gittin gideli... Dokunduğun ne varsa seni arıyor şimdi. Ellerine hasret kaldı şiir yazan ellerim. Mevsimini yitirdi sanki gözlerim. Ne ıslanmadığım bir yağmur ne de savrulmadığım bir sel kaldı. Gözyaşlarım da bir yerlere savruldu gitti sevgilim... Damlalarımı nehir kılıp sana akar gibiyim... Hadi, boğulup gitmeden gel sevgilim... Gözyaşım, yakamoz’um benim... Yaprakta yeşilin, gülde kokun var. Sînende zambaklar açar... Bak yarımyamalak kaldı aşkın. Islanacaksın şimdi. Hadi, durma benim gibi yağmurların altında. Yağmurlar da ağlar... Yüreğimde ki denizin suları çekilmeden gel... Gel, bütün sağnakları yağdır yine de gel. Yağdır sağnakları bütün yine de gel... Kavlimiz de yarıda kaldı bak mânâm, özüm, şiirim... Gözümü yollarda gördüm dün gece. Şimdi satır başıyım... Yeni yeni anlıyorum ayrılığı... Demek ki yaranın özü bende... Yaranın özü bende sevgilim... Mehtap’ım yakamoz’um benim... Gözlerim yaş doldu bak, gönlüm kan ağlıyor... Sokaklara sığmıyor bu dev yalnızlığım. Yetmiyor dört şeritli yollar... Dar geliyor artık bana Yozgat’ım... Acının en doruğunda durdu saat’im. Sanki isterik bir orospuyu oynuyor zamanım... Yine de gel sevgilim... Yine de gel... İster yanıma, İster soluma... Gel... #ÖmeAltıntaş |