Ağlama Kadın!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kdz. Ereğli’ye yabancı olduğum, henüz hiç arkadaşımın olmadığı günlerde yazıldı bu şiir. Hergün işe gidip gelmenin haricnde yaptığım birşey olmadığı zamanlarda... Karşı şirkette çalışan 40 yaşlarında uçuk hatunun elinde yeşil bir fincanla ofisime gelmesi ve her sabah hatta gün içinde çay ve simit eşliğinde kaçamak dakikaların dostluğa dönüşmesinde bir etkendir bu şiir.
O sabah telefonum çalmamış, çay hazır simitleri kap gel diyen sesin henüz aramamış olmasına şaşırmıştım. Hiç beklemeden koşmuş bakmıştım. O da ne! gözleri kıpkırmızıydı ağlamaktan ablamın... Bir terkediliş hikayesi ve hüzünle geri döndüğümde yüreğimden döktüklerimdi bu dizeler Zeynep ablama... Ağlama kadın. Ağlama.. Sevda; acısıyla, ayrılıkla büyüyor. Ağlama. Acının surlarında yaktığın ateşte ısınma sırası sende şimdi. Sende, bu sevdayı tek başına göğüsleme sırası . Gidenler bıraktıklarıyla büyüdükçe dağ gibi içinde , Göğsüne bastığın taşa yaslan, ağlama. Kör şimdi sokaklar, sağır sana ışıklar. Şarkılar mıh yüreğine. Bırak batsın, bırak kanatsın. Ama ağlama kadın. Adını koyduklarının kederi aldanmışlıklarına dolansın. Suyun aktığını, yağmurun yağdığını, Rüzgarın salındığını fark ettiğin andır şimdi. Biliyorum, ”yakışmadı bahara bu yalnızlık” diyorsun. Son ihtimal gibi ısıtmıştı oysa koca kış yalnızlığını. Şimdi tek başına üşümenin tam zamanı. Nisan yağmurları bekliyor kapında. Bırak yağsın. Gökyüzü yırtılsın bırak.yıldızlar dökülsün gecelerinden. Ağaçlar çiçeksiz, dallar yapraksız kalsın ama sen ağlama. Giden gidiyor yol çıktıysa önüne. . Bavulunu topladıysa eğer, El bile sallamadıysa sana, Bırak gitsin. Gölgesini bırakıp senin binlerce kez vurulmuş yüreğine, Koşup kaybolsun bedeni bırak. Yalnızlık yurtsuz kalmış gibi çöreklense de tam ortasına hayatının Sen ağlama. Hiç bir şey sonsuz değil biliyorsun. Vakti gelince her şey bitiyor işte. Yolcular yoluna çıkıyor, kuşlar göç ediyor, Şarkılar bitiyor, gelenler gidiyor, Ter toprağa, buz ateşe, su yaprağa değiyor ağlama. Çekip gitmekte aklın. Ruhuna yapışan yaşanmışlıkları söküp atabilmek gibi bir şansın olsaydı keşke. Keşke gözlerinin yeşiline değmeseydi bu siyah yaşlar. Şimdi bir mimarın yıkılan binaları gibisin biliyorum. Emeklerin dökülüyor gözünden. Yırtılan kağıt, kırılan bir cam gibisin. Paramparça bedenin.. Kuruyan nehirler gibisin, çatlamış izler ayana çıkmış. Bir mezarsın.. Üstünden toprağı alınmış. Bir gül ağacısın çiçekleri budanmış. Ağlama. Sabahlarımın simit ortağı, yeşil fincanım, Bana kahveyi sütlü içirebilen tek insan. Sakın ağlama. Ağlama kadın, Kadın ağlama! |
yüreğinize sağlık
harika bir şiir
FIRTINADAN ARTA KALAN tarafından 5/15/2008 11:45:38 AM zamanında düzenlenmiştir.