Dilimdeki Büyülü Sözcüktür SevdaSen gelince ülkeme, güneşe hüznümü emzirdim Kimseler uyanmadan ben bayramlıklarımı giydim Yağmur damlacıkları içtim kirli saçaklardan, sevindim Başka bir güne uyansın istedim gün, kimselerin ölmediği Üstü kalsın dedim acıların, bir ezginin seli alabora etmeden Günü gelince çıkıp gidenler gibiydi unutuluş hayatımda Ben bakakalırken arkalarından, vakit ayrılığa tırmanıyordu Nadim bir rüzgârın koynunda yalnızlık tek şiirim oluyordu Özlemin perdelerini açarak aşkın kervanlarını bekliyordum Devrilmiş hayatın içinde yabanıl hüznümü çoğaltıyordum Tasayı, sevinci ve yürekteki ateşi tutuşturuyordu oysaki an Kayıp sırlar kitaplığında aradığımız büyülü sözcüklerdi O gönlümüzdeki güneşi uyandıran tatlı bir sesti yaşamak Bir pıhtı olsa isterdik belki de damarlarımızdaki delirmiş kan Geçmesin isterdik asırlarca, o asla dizginlenemeyen zaman Gözlerin hükmetmeyi bilmez bilirim titrek ve üşümüş ellerine Düşün zincirini reddeden bir bakla, titreyişlerin karışır nefesine Yabanıl kuşlar gibi ansızın gelirsin bir gün sen hüzünlü şiirlerime Göçmen yüreğinin ayak izini takip eder sevdalı bir adam sevgiyle Söyle! Kızıl çiçekleri erginleştiren ne! Güneşi hangi el çevirir! Bayrağı dalgalandıran, usunu çalıştıran, ruhunu çağlatan ne! Yüreğinin kum saatlerini tersine çeviren, ufkunu aydınlatan ne! Sen kıyam bir tutku olsan, uğramasa yurduna rüzgâr senelerce Saçlarının yelini hissetmesem, ben aşkı yasabilir miyim böyle! .. Kırarım istesem yüreğinin dalga boylarını, kuşlarla adaş olurum Gönlündeki buzulları öpüşlerimle eritir, buzdağlarını deviririm Özlemin rengi mavidir gülüm, ne yana dönsen hep ben olurum Hüznün derinliklerindeki bir el gibi güneşten önce saçlarını okşarım Bilesin ki sevda, hiçbir neden gönlümüzdeki devinimleri azaltamaz Hiçbir neden ruhumuzun doruklarını biz istemez isek incitemez İçimizin öksüz yollarında bir çoban ilerler, mor dağları mesken eder Ve biz istemez isek eğer, bahanesiz nedenler yolumuzu kesemez… Selahattin Yetgin |