Sahipsiz duygu....
“Ya; istediklerimi veremediğin için sen suçlusun,
Ya da senin veremeyeceğin şeyleri istediğim için, ben! ..” *** Elbette kurulmayacak darağacı, elbette infaz yok! .. Elbet her gün kopup düşecek üzeri çizilmiş bir takvim yaprağı! .. Hançerin; hangi hançerede derin izler bıraktığını, o izlerin kaç yılın gözyaşıyla dolduğunu ve kalemi kıran yargıcın hangimizin gönlünün cellâdı olduğunu asla öğrenemeyeceğiz! .. Benim gözlerimden fışkıran acıyla, senin “hayatı sıkıştırdığın” kahkahalarının hangisinin, azap coğrafyasının sınırlarını zorladığını tasavvur edemeyeceğiz! .. “Suçluyum” demek neyi çözecek sahi? . Suç!.... Ne kadar izafi bir tanım, Her ikimizin de kabulde zorlandığı ve duygularımıza son derece bol gelen bir libas! .. “Ateşi yakan ateş” hangimizde, hangimiz gökkuşağı, hangimiz yağmuruz, çamur’da ki toprak hangimiz, su hangimiz? “Suç” her ne ise, birlikte mi kabullenmeliyiz? Benim gibi “talep-kar” olarak mı yaşamak zor, yoksa senin gibi “verim-kar” olamadan mı? Arzu etmekle “sunmak” arasında ki çizginin neresindeyiz biz? *** Ben; dalların yapraklarla tam öpüştüğü yerde nefeslenirken, sen köklerimin her damarında bana ulaşması gereken can suyunun musluğunu tutmuşsun. Sen hazanın takdirini beklerken, ben senin iradenin tecellisine mahkûmum! Bu zindanın duvarlarını ören kim? ... Ya üstünde yattığımız taşlar! .. Kim şu gün ışığının üstüne geceyi giydiren, gecenin karanlığını bir kez daha siyahın en gaddarıyla boyayan kim? .. Kapıların ardında çaresiz kalmak, kapıyı açıp açmamakta direnen iradenin cinnetinden daha mı kolay sanıyorsun? Hayatın kendisi olmakla hayatın içinde teferruat olmak arasında kalmış her iki ömür. Zincire bağlanmış ve elde sallanan “o aksesuar” hangimizin yüreği? ... Unutma ki; rüzgâr gibi esmek başka şeydir, o rüzgârın hışmıyla savrulan yaprak olmak başka! .. Bu; kaderin kendisiyle, kaderin elinde oyuncak olmuş bir acz-iyetin resmi kadar müşahhas bir duygu! Yemin ediyorum ki; ağlayanın ağlatanda ki hakkı, zenginin fakire vereceği zekât kadar helal. Lakin ne var ki ağlayanın sürekli “hakkı helal etmek” gibi bir saplantısının olması, hakkın haklıya geçişini engellemekte! .. Ben istediğime nail olamamanın derin hicranıyla kavrulurken, sen; Bu kahreden sevdaya cevap verememenin basamaklarını temaşa etmektesin. Tırmanmak duygusu pençeleriyle tırmalamakta yüreğini. Gözlerinle beni, çığlığınla âlemi seyirdesin! Lakin bilmediğim o ki; Sen bu azabın neresindesin? Yargı bitmemiş ki, hüküm verelim! .. Kadere yüklediğin ağırlık, onun hak ettiği bir hamallık mı, yoksa cefasından kaçtığın bir yük mü? Gel gör ki; Ortalık yerde sırıtmakta kesilen faturanın muhteviyatı. Birimizin sahip çıkması gereken bu “illet” yalnızlığa mahkûm edilmişçesine fakat sahibini sabırsızlıkla bekleyen kahrolası bir heyecan içinde! .. Ellerini tutmak istedim birkaç kez “karşı koydu! “ “Suç” kendini benimle örtüştüremedi! Anladım ki sahibi ben değilim! Ve sahibi olmadığım hiçbir şeyi “sahiplenecek de değilim! .” Ama yinede “nezaketen” diyorum ki; YA; İSTEDİKLERİMİ VERMEDİĞİN İÇİN “SEN SUÇLUSUN”, YA DA; SENİN VEREMEDİKLERİNİ İSTEDİĞİM İÇİN BEN! . Kadir Albayrak |