KUDÜS DEMEK...
Kudüs demek,
Allah Resulü’nün Miraç’a çıkışını seyreden kutsi şehir demek. Kudüs demek Taş atan çocukların kırılan minik elleri, Annelerin yürek dağlayan feryatları, Savaşların tozunu yutan, bahtsız şehir demek. Kudüs demek, Kubbet’üs Sahra’nın ihtişamı, Mescid-i Aksaya’ya ilk secde, Muallâk Taşı’nın ayrılık çığlıkları demek, Kudüs demek, Harem-i Şerif’in muhabbeti, Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya akan gönüller demek. Kudüs demek, İsmail’in kurban sehpası, İbrahim’in kor ateşi demek. Kudüs demek, Dünyanın gökle birleşimi, İsa nın Çarmıha gerilmesi, Gözyaşlarının sel gibi akması demek. Kudüs demek, Peygamberler yurdu; Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Ermeni… Tüm insanlık demek. Kudüs demek, Selahaddin Eyyubi’nin kutsi fethi, Müslümanların ilk kıblesi demek. Kudüs demek, Süleyman’ın mührünü bayrak yapan zalimlerin sonu demek. Kudüs demek, Zalimin zulmü, Mazlumun ahı, Zalim firavunların hazin sonu demek. Kudüs demek, Bilâl-i Habeşî’nin yeri göğü inleten Ezanları demek. Ey Kudüs, Var mıdır gül bahçende Muhammed’in kokusundan eser? Ey Kudüs, Eser mi hala Süleyman’ın rüzgârları tarumar olmuş sokaklarında? Ey Kudüs, Duyulur mu Ömer bin Hattab’ın cesareti? Ey Kudüs, Var mı hala Osmanlı’nın tokadından nasibini almayan Kahpe Şeytanlar? Ey Kudüs, Seni dualarında yâd etmeyen Müslümanlar utansın! Sana zulmedenleri görmeyen insanlık utansın! İnsanlık utansın! |
Mescidi Aksa Miraca kapımız ve ilk kıblemiz
Selam ve dua ile