BENİ YAKIŞINA
Saçların döküldü avucuma yudum yudum,
Yeni doğmuş çocuğun uykusunda uyudum. Aydınlatsın diye karanlığa yaktığım mum, Ruhumda alevlendi, sonra ruhum da yandı. İlk cemresiydik, Yusuf’un gönlündeki aşkın. Va’kıf olduk sırrına, gayrı kalmasın kuşkun. Bir zamanlar sözler ederdik bıçaktan keskin, Şimdi tükendi söz, ettiğim ahım da yandı. Bir ağaç büyür çölümüzde, yaprağı asma. Boynumuzu sıkar, kaderin taktığı tasma. Ey yağmur; bir damlacık su ver, bari sen küsme. Kaybettim her şeyi, en son günahım da yandı. Ördü rüyalarımı bir bir heyula ağı, Susuz coğrafyama düştü uğurlu ayağı. İçimin yangınıyla tutuştu gökkuşağı, Geriye tek siyah kaldı, siyahım da yandı. Resmini suya çizdim, seni gördüğüm anın. Bir benim kılıcımla mı kırılır kalkanın? Evvel fatihi bendim, gönlündeki ülkenin. Şimdi yıkıldı saray, padişahım da yandı. Sensiz bahçemde çiçekler renklere küsüştü. Sensiz virâneme kara kargalar üşüştü. Sensiz payitahtın payına bir işgâl düştü. Dağıldı ordularım, ordugâhım da yandı. Yazık ki şu güzelliğine nazar değilim. Esef ki yanıp sönmüş külüne har değilim. Kaç asır geçti kokuna da mazhar değilim. Yönüm bile değişti, kıblegâhım da yandı. |