sitemi geç İsmail geldim işte
iki çit laf alıp şuradan
bir çiftini sana veririm de
bellerini kırarız diye birlikte
biliyor musun ...
bu umut ta çok yalancı,murat ta öyle,
tahtıravalli de
bir ayağım yerde ,
bir ayağım gökteymiş sözde
hiç de değil..
sorup durma yalnızlığımı
teşekkür edip geldim severek gidenime
hüzün kafa dengim şu günlerde
duygularım yetimhane

her neyse...her neyse
tuali cansız manzaramın,
dünüm turfanda da
görüyorsun ya aklım fikrim pür neşe
sen donuk bakıpta,baştan kokmayan balıktan
bir kavurma koydur ateşe
közlenmiş bir şeyler işte
az kavun,peynir getir
bir de otuz beşlik şişe

ne bileyim o olmazsa da
ayşe lafın gelişi ya
kılçıklı bir ayşe kadınlan,
kılçıklı bir balık yap ortaya
Mem ile Zin’i sür şişemin ağzına
canını acıtmak istiyorum İstanbul’un
kılçıkları batırıp boğazıma
aklıma takılan bir hoşçakalı da söküp al
sonra oynak bir hava çal
aklımı oynatayım hallice

bilirsin...
bu masada binlerce söz artığı var
şiir sürüsü can veren harf
düş artığı
diş artığı
meramım var inceden inceden
seslen şu musallat biletçiye
kendi şehrinin kadınlarına,
şans dağıtsın pencereden
o oynak hava da uymadı be İsmail
bildiğin bana benzemiyorum ben
faslı hazan günlerim ince sazda
bir harfim de eksik zaten güZ de
Can’a söyle ’akşamın olduğu yerde’yi koysun
sonuna kadarda açsın sesini
aşka geldim ben İsmail
kim duyarsa duysun

şey fava kalsın
bakla ıslanmıyor ki boş bulunan ağzımda
azıcık tuz ver yarama
ne tuhaf değil mi İsmail
hüzün de bedava ,aşkta
kalkayım ben artık diyorum
bozuklarımla geldim son kez mekana
hesap ya senden olsun
ya da yine bozdurduğum bedellerimden al
ben kalamadım İsmail
aşkla kal
hoşçakal


suadiyearalıkikibinonyedi
Demir Mutlugil