don quixote
’’önce söz vardı’’ diyor incil
evren sessizliğin rahminde karanlık bir piçti ama dişildi diyor beyin kıvrımları ahlaksız bir tanrı var sanki; ezginin, sesin altında gizli bir devinimle derin ve suyun ılık uğultusuna karıştığı nehri yönetiyor hayatın eflatun yapısı gibi beyazın altındaki, siyahın, grinin, mavinin altındaki ten gibi yabancı olmak ne kadar akçılsa tanıdık şeylere tanıdık olmak da o kadar karaşın başkalıklara. kanla anason karışınca, daha çok karışınca anason, anason kırmızıyı bastırınca, ne etnik çeşniler, ne büyüleyici gırtlaklar, ne evrensel listeler, ne keskin plaklar, hediye mp3 ler 4 ler 5 ler nanolar... hepsi yabancı, el kırkikindi yağmurlarının ruh hali ruhsuz hali dengesiz inişli çıkışlı sert, uysal, asi, yüzeyde ölüsü, derinde dirisi dip de leşi, kıyıya vuran ölüm ve hayat kokusu boz bir amniyon sıvısı içinde siyah ve mavi yi bölüşen iki kardeş iki yüz tanıdık bu. alıyor beni geri veremiyor ama çok kahpesin bir enlem, bir meridyen kaçınca senden griye niye dönüştürürsün mavi notaları? boz başka bir şey. önce söz yok, sessizlik de dişi değil. |
çok güzel.