BEN ANADOLU SENSE AVRUPA
Ben ne konuşmayı becerebiliyorum ne de susmayı
Hani derler ya Bazen susmalar en ağır, en yüksek çığlıklarıdır insanın diye Ben ikisini de beceremiyorum Bir de şu var Bazen yüreğim öyle derinlere sürükleniyor ki Hiçlik denizinde boğuluyorum sanki Ve tüm suskunluklarım çığ gibi birikiyor bedenimde Yüreğim tonlarca kelimelerle doluyor Yitik hüsran yağmurlarıyla bezenmiş aptal âşık sıfatıyla Sonra öyle taşıyor ki yüreğim dudaklarıma kadar geliyor Dilimin ucunda ama söyleyemiyorum Ve kelimeler bu şehir gibi koskoca bir cam parçası oluyor dudaklarımda Susuyum diyorum yürek parçalanıyor Konuşsam ağzım dudaklarımı kımıldatmamla kan gölüne dönüyor Sonra anlıyorum ki ben eski İstanbul gibiyim Yıkık virane asırları toprağında barındırmış üzerine şehir kurulan bir mezar gibi Ağlıyorum Bazen bulutlar eşlik etse de feryatlarım gözyaşlarıma engel olamıyor Ağlıyorum Ağlamalarım ölü bedenimde bir filiz yeşertmiyor Korkuyorum ellerim ayaklarım bağlı Gitsem biliyorum ölürüm Kaldıkça canım yanıyor Ben bu eskimiş İstanbul un viraneleri gibiyim Ve sen şimdilerin iki yakasındasın Ben Anadolu’yum sense Avrupa Ama esasında ölü kuşlar kadar sessiz eski İstanbul gibi viraneyim Söylesene bu aşkın ıztırabı dinsin diye kaç kez ölmeliyim |
Gönül dostu; Duygular harmanlanmış, teprik ederim…
Beğendim...
Kutlarım...
......................................... Saygı ve Selamlar..