KIRGIN ETHOS AVAZLARI-III
11. FERYAT-FİGÂN
1. evrenin tözüne dokundur beni yaradılışımı çözümle! sarıp-sarmala yetersizliğimi ki turnalar havalansın bir akarsu, baldırlarımdan yırtına yırtına çağlasın 2. dürtele beni sarımtırak kalsa da gelişsin gölgem vay ki, mezâlim üstüne mezâlim gördü gövdem! gövdem! gövdem! ey, yüreği göçük yâr, huruç ederek feryat-figân dönerim ben, döndüğüm yerden (*): Bir Nokta, Temmuz 2011, Sayı 114 12. KIYILARI HER DEM YAĞMALANMIŞ BİR İNSAN İÇİN 1. leş gibi kokan gecenin ortasındaki günahkâr çığlık! 2. bir dik üçgensin sen: dik kenarlarının birinde boylu boyunca ayrılık.. yoksulluk öbüründe.. ve ölümdür, sürdürür hükmünü hipotenüsünde. 3. sana bir çift turna yollamıştım, aldın mı? aşkınlıklar gizliydi kanatlarında. 4. galvaniz ve biraz katran: sen bunlarla tanımlardın ömrünü. 5. lât, menat, uzza: bunları hep hatırla! 6. "kün!" demiş tanrı ve şiirin oluşmuş senin, dünya dehlizlerinde. 7. coğrafya mıydı, astronomi mi; sis içinde yırtar dururdu sesini? 8. korunaksız bir mağaraydı yazı sende ve değildi başka bir şey. 9. sen: kanatları her dem yenilenen, bir karınca! (*): Bir Nokta, Mayıs 2011, Sayı 112 13. İMKÂNSIZ SEVİ gözlerinsiz yapamam ellerinsiz ayaklarınsız sözlerinsiz rüzgârına delicesine tutulmuşum ya bir kez altımda yer ve üstümde şu gökkubbe çatlasa dağların da bir gururu olduğunu uzaklardan yankıyan ağıtlara çarparak külliyen solduğunu senden öğrenmişim ya -rezil olmayı göze aldım kendime karşı- sensiz yapamam gidersen şâyet şiirim tir tir titrer yalnızlıktan güz ağaçlarının o bedbaht ömrüne sığınırım tavuskuşları kucağımda ölür rengârenk kuyruklarıyla lût kavmi’ne kaydolurum mezbahâlar randevuevleri atağa kalkar küflü sularda sevdayı boğmak için her köşe başında bir global eşkıya zincirleme cinâyetler tasarlar ama nasıl unuturum! sevmek: ekseriyâ yangınlara çıkartır zâten insanlıkta diretenin yolunu (*): Berfin Bahar, Şubat 2011, Say 156 14. SU MÜRİTLERİ deşemez ki içimizi kibir erbâbı başdöndüren su’yun müridiyiz biz hakkımızda şâyia vukuundan beterdir icâbet ederiz şattülarap tutkunu, bağdat vurgunu sevgilimiz dilsiz gezer ovada akıl putçusunu buna icbar etmeyiz bizimdir bedestenler ve sâdi’nin bostan’ı, elbette gülistan’ı ömrümüzün mütevâzı işâretidir havabilimcinin işi değildir rüzgâr rüzgâr ki: derûnidir her ahvâlde bunu bilir, bunu söyleriz bohçalar ve sandıklar dolusu hâtırâtı taşımayı şeref sayan birer deveyiz sükût’tan sık sık kalkar, su’yu dinleriz (*): Bir nokta, Ekim 2010, Sayı 105 15. DÜNYANIN AYAZINDA "Kendini ince ince doğrayan ve uykumdan sıçratıp uyandıran bir hayatım oldu" -Fikret Kızılok --- ümitvar bir şarkıydı taşıdığım bu alaca-karanlıkta ucunda sancılanmanın senden esinlenen bir hâtırâ tadında yaz gidiyor ya, görüyorsun sesler toparlanıyor titriyor dağın-taşın künyesi benden neler kalacak, onu düşündüm rüzgârın terkisinde yaşamak yetisiyle donanmışım da -ey, ayrılığı bir çalımlı kuşanan şair imgesine tuz imlâsına köz basılmış sevgili- her kırıntısını sevdim ben: darda kalmanın duyumsamanın yoğrulmanın telâşlanmanın -bir kum tânesinin bâkirliğinde- kırıntısına tutuldum da akşamüstleri öyle sarsıldım gizlisiz canlar öptüm: kendi dilimde sözün sağrısında ve sultasında sessizliğin taş kesildim, biçilmiş otlara döndüm emekle sevgiyle yonttum kalbimi kalbimde: kanadından kanayan güvercinler gurbetini kibarca okşayan o çocuklar konaklattım günler boyu şimdi ben herkesin kendine has yalnızlığını büyütüp duruyorum dünyanın ayazında alevlerle şekillenmiş ayazında süresiz yanlışlıklar, çürük ahlâklar yetiştiren ayazında yalnızlığımın çıtasını yükselterek koşuyorum (*): Berfin Bahar, Eylül 2010, Sayı 151 |
Şiirin anlamı ve şairin anlatımı üstün vasıfta...
Kutlarım...
.................................................... Saygı ve Selamlar.