Dumanlı seyirVarsayalım erguvanlar uzanmış olsun boğaz boylarına, yalılarında eskitme eğlenceleri, karartılmış gecelerin vaz geçilmezleri olsun . anason kokusu olsaydı kırıtan avratlar gibi göz kırpardı ruhuma kudurma vaktine az kala oltacılar solucan bozuntusundan medet umarken fakir Orhan’ın hayalleri kumsalsız rumeli kavağında bir ayağı çukura hasret. şıp sevdi gönüllüsünün mekanı istimlaktaydı. annemin yaptığı keki yemeğe vakit yok. fesleğen kokusu fakir fukara avuntusu gibi, mezesiz manzarama bir kadeh rakı lüks sayılır şimdi. sidik yarışı bile kazanamamışım Turgut uyar misali işesem şehrin bir köşesine yaz ortası yakar bedenimi vakitsiz yıldırımlar şansı tanımam bulduğum tek beş liranın sahibi salya sümük ağalayan bir çocuktu üstelik annemin yaptığı kek çok tuzluydu. bir kıza tutulmuşum şarkının nakaratında. elleri çekiç sallayan kundura kalfası gibi nasırlı. O hülyalı bakarken her el tutuşmamızda içim gıdıklanırdı. solucan,balıklarla dalga geçiyor annemin keki halen çok tuzlu. Belli ki seçim zamanı Parti bayrakları caddeleri kirletirken Kıraathane köşelerinde Meclis kurulmuştu bile cam kavanozda mühürlü kağıtlarla kadercilik havasındaydı ahali Midem kazınırken solucan bile kurtulmuş esaretten annemin keki halen çok tuzlu bu günde aç kaldık mağlum sebepten Kimliğim gömleğimin cebinde anlamsızca duruyor Gözlerim İstinye sahilindeki dalgalara vurgun Ölümü sevmek ne kadar acayip bir duygu Belkide kendimi susturmalıyım Konuştukça batıyor dünya. Allah’a hiç isyan etmedik edepsizliğimiz düşlerimizde hapisti. ama yinede hayyam misali kör kütük sarhoştuk |