Taşlama- KÖYE DÖNÜŞ/MÜŞ
Giderim bizim köyün örenlerini
Çimenler kaplamış göremem gayrı Doğduğum evin yerinde yeller Rüzgar olsam bile gelemem gayrı Artık karın doymaz olmuş köyümde Bir başkaydı güneşimde ayımda Nüfusu tükenmiş her bir sayımda Sonu nere gider bilemem gayrı Şehir dedikleri üst üste evler Gökdelen dedikleri evden de devler Her yan parsellenmiş ağalar beyler Sıyrılıp bir bey de olamam gayrı Bir koşuşturmadır gider şehirde İş bulamayana ekmek de nerde Gözlere gerilmiş çıkardan perde Stres içindeyim gülemem gayrı Ne nevruz yetişir ne de bir çiğdem Ne dilek ağacı ne de bir badem Meğer ne kadar haklıymış dedem Koyunla kuzuyu güdemem gayrı Malın canın güvenliği daha az Kalabalık amma selamın almaz Kim eyi düşünür kimdedir garaz Gözüne de baksam anlamam gayrı Beydik köyümüzde tarlalar vardı Şimdi makinalardan içler karardı Güneş görmeyince beniz sarardı Hasta mıyız diye soramam gayrı Deli gönül derki şehrini sen al Gergin yüzlerini kaldırıma çal Git güzel köyüne yerleş orda kal Tek başıma neydem kalamam gayrı Şimdi gençler derki ne diyo bu be Nasıl laflar eder koca şehrime Sobe oynamaya bir ağaç bile Her yan beton olmuş bulamam gayrı Köye hasret kim bıraktı bizleri Çağdaşlık dediniz nerde izleri Zor mu idi kalkındırmak köyleri Köy enstitüleri kuramam gayrı Yok mudur ki çağdaş yolun çıkarı Sokakta boş gezen şu çocukları Yaşanır yapalım tüm konduları Belki kent estitüsü bilemem gayrı Benim işim budur yazar cızarım Düzen bozuk ise elbet kızarım Halka değil haşa benim azarım Daha fazlasını diyemem gayrı Benim istediğim herkese bir aş Sokaklar dolmaz ki bulunursa iş Beylere değil de halkaysa gidiş Şiir burda biter söylemem gayrı Toprak ve Kar’dan - Cemal EROĞLU |