TÜTÜNCÜ DEDEM
Bir Dedem vardı benim en kıralı dedelerin.
En iyi yaptığı iş sigara içmekti Cabbar Dede’min, Burma burma bıyıkları sarım sarım sararmış, Parmak uçları da tütünle bir güzel kınalanmış. Günde belki seksen belki yüz kere, Önce balgamı söker genizini temizler, Sonra görev gibi bir güzel söverdi bizim tekel’e. Arabacıydı Dedem yük taşırdı sadece, Kendi yükünü asla endisi çekemeyenlere. Kışları üşümezdi sanki hiç benim dedem; Haki asker paltosunu atının sırtına serer, -Palto sanki atına ölçülüp de dikilmiş- Kendi atlet - yelek kalırdı zemheride ceketsiz. Bir akranı vardı -adı Ali Emmi - dedemin, Sırtını güneşe verip saatlerce yeri eşeler, Gelip geçenlerden selam verdi mi biri; Başka birşey demez, anlatırdı dedemi saatlerce: "Ne yanlış yapıp kimse kalbini kırmasın Cabbar’ın, Ne de adamdan saymayıp sakın damarına basmasın; Cabbar büyük adam siz bilmezsiniz Cabbar’ı, O tıpkı Yunan’a dağları daracık eden, Ege’nin sanki Mehemmed Cabbar’ı..." Dedem iş buldukça sırtında yük çeker, Ve günde belki seksen, belki yüz kere, Önce kötü kötü öksürür, genizini temizler, Sonra görev gibi, bir güzel söverdi yine bizim tekel’e... 10/04/2008, Mersin Yalçın Öner |
Sizi burada okumak ne güzel. Dedenizi bir filmde izlemiş gibi oldum. O kadar samimi bir
üslupla anlatmışsınız ki...
Çok özgün bir şiir olmuş. Zevkle okudum. Sigaradan zaten nefret ederim, bir defa daha ettim :))
Tebrik ve saygılarımla...