YALNIZLIĞIN BAŞKENTİ
kanlıca da
hani o derme çatma baraka vardı ya, çengelköy sahiline bakardı naylon camıyla, her mevsim, bir sonbahar serinliği vurduğun da kiremitsiz damına, hani yıldızlara uzanırdık yalansız akşamlarda. bir oda daha yaptık yanına hamzayla, mutfağa yakın duruyor (yalnızca) bir de bahçe kazdık ki sorma. görsen; kaval kamışı serperdin toprağa valla. odanın rengimi? eflatun, senin sevdiğin gibi siyaha çalışıyor gölgesi biraz da. hani neden adı yok derdik ya buranın, üç kişi yanyana olduğumuz da iki kişi kalınca bulduk sonunda usta biraz küçük yazıldı ama! senin oymalı mangal vardı ya gökmavisi çakıl taşları dururdu etrafında, bir ağaç diktik tam da o mangalın yanına. bir de sokak adı kazıdık ki o ağacın koynuna. yalnızlığın başkenti! dedik hiç kimsenin geçmediği sokağımıza! ancak bu kadar olur valla. hiç olmazsa ara sıra sen uğra be usta, çay demliyor yine hamza, bakır çaydanlıkta, ay ışığının beyaz olduğu akşamlardaysa votka. aman usta! uğrarsan karıştırma koruluğa bakan yalnız bir ağaç daha var, o da dal veriyor ama beykoz yakınlarına. geçen gece dikti hamza, yapma dedim, dinlemedi adını da koydu mu ulan süreyya! valla bizim koca hamza bir daha susmadı, süreyya beykoz da konak yapan bir adamın oğluna kaçtıktan sonra. yazarım yine ara sıra da olsa, ama sen de uğra hadi eyvallah usta. |
ADIN ÜSTÜNDE ZATEN SIIR´MANIA
SEVGILERIMLE