25
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1665
Okunma
kanlıca da
hani o
derme çatma baraka vardı ya,
çengelköy sahiline bakardı
naylon camıyla,
her mevsim, bir sonbahar serinliği vurduğun da
kiremitsiz damına,
hani yıldızlara uzanırdık
yalansız akşamlarda.
bir oda daha yaptık yanına
hamzayla,
mutfağa yakın duruyor (yalnızca)
bir de bahçe kazdık ki
sorma.
görsen;
kaval kamışı serperdin toprağa
valla.
odanın rengimi?
eflatun,
senin sevdiğin gibi
siyaha çalışıyor gölgesi biraz da.
hani
neden adı yok derdik ya buranın,
üç kişi yanyana olduğumuz da
iki kişi kalınca bulduk sonunda usta
biraz küçük yazıldı ama!
senin oymalı mangal vardı ya
gökmavisi çakıl taşları dururdu etrafında,
bir ağaç diktik
tam da
o mangalın yanına.
bir de
sokak adı kazıdık ki
o ağacın koynuna.
yalnızlığın başkenti!
dedik
hiç kimsenin geçmediği sokağımıza!
ancak bu kadar olur
valla.
hiç olmazsa
ara sıra sen uğra be usta,
çay demliyor yine
hamza,
bakır çaydanlıkta,
ay ışığının
beyaz olduğu akşamlardaysa
votka.
aman usta!
uğrarsan karıştırma
koruluğa bakan
yalnız bir ağaç daha var,
o da
dal veriyor
ama
beykoz yakınlarına.
geçen gece dikti
hamza,
yapma dedim, dinlemedi
adını da
koydu mu
ulan süreyya!
valla bizim koca hamza
bir daha susmadı,
süreyya
beykoz da konak yapan bir adamın
oğluna kaçtıktan sonra.
yazarım yine
ara sıra da olsa,
ama
sen de uğra
hadi eyvallah usta.