İSTANBULDA BİR SOKAKüstelik bir yanı çırılçıplak, üstümüzde yığınla mavi bulutlar bakma maviliklerine, eflatun renkli akşamlarda çökünce cihangire, külliyetli bir hüzün yağıyor aldanma gecenin rengine! her köşebaşı yine cepci çoğul olarak, kaptı kaçtı ulu orta paramız da yok valla sokarlar şişi bir tarafımıza acımayarak aman rıfkı dikkat! şu köhne duvar var ya şimdi oradan bir velet fırlayacak, babası emekli! bir ayağı tutmuyor ellerini ne sen sor ne de bana hatırlat, aspirin satıyor kerata abi kafa yapan diye koşarak, sakın kızma üstad, onu da sürüklemiş garip hayat. hani bizim sebo vardı ya dinç dururdu yüzü, yaşı geçkin olarak, ulan yıllarca okuduk buralar da unuttun mu? hani karısı ölünce şaraba vurmuştu kendini kırık pirinçten midye yapıp satarak işte o, çift vardiya çalışıyordu, geçinemeyince simit satarak, durdu geçenlerde kalbi, garibim daha fazla yaşayamadı zabıtadan kaçarak. bak şimdi ülker sokağı döndüğümüzde kenar süsü bir ahu duruyor olacak şimdi ki adı cansev olarak, aman rıfkı çevir yüzünü tanımıyormuş gibi yap, bizim hacı bekir vardı ya kantinci olanı, onun dul bıraktığı karısı çocuk vermiyor diye kendince! doğal olarak. çok değişti buralar haklısın, ama sen yine de çığlığı sessiz at her damda bir güvercin uyuyor ki değme keyiflerine hepsi reis bey kadar rahat! hadi rıfkı sapalım şuradan sola hiç uğramayalım kabataşa, bunca dert arasında bir de onu hatırlatma bana dost olarak. ahh ulan rıfkı bilmiyorum ki iyimi ettin,kötümü yine buralara uğrayarak.. |
güzel bir siirdi...tebrikler