Akasyalarsalkım salkım çocukluk iştahım kabarıyor yine akasya dallarında şu benim şeytan uçurtmamın ipi hangi bahara ve hangi ağaca dolanmıştı haydi gel de hatırla kozamı henüz yırttığımda aklım Neriman’da kalmıştı göremediğim rüyalarım umutlarım saklı durur bugün hala Kaf Dağı’nda ve nasibimse yerim biri benim üç elma aç sefil öksüz yetim ve ağır yaralı çocukların gözyaşlarıyla kanları dökülürken vicdanımın üstüne mayınlı ve dikenli savaş tarlalarında gülemem ahh öyle sinirli ve huzursuz! şu memleketimin insanı “neden gökyüzü bir avuç”? diye hayıflanır bana bakışı mutsuz onbinlercesinin derin kuyularda mahpus olduğunu dilim varıp da söyleyemem Güneş çoktan yatıp uyumuştur tepelerin ardında uzaktan şimşekler çakıyor yağmur yağsa da beni çeken birşeyler var akasyaların dallarında yağmur kesilirse içerim ben bu gece efkardan yıldızları seyreder denizi ve rüzgarı dinlerim büyük bestekardan çiçekler nasıl da güzeldir şimdi ayın şavkı vurduğunda birkaç çiçek koklar birkaç umut toplarım yarınlara yine inime yalnızlığıma dönerim Celal çalık |
Şiirin hangi bölümünü alıntı yapabilirim bilmem bana kalsa hepsi her hecesi harikulade...
Hele şu kozanızı yırtıp çıkarken aklınızın Nerimanda kalması ne hoş ne güzelde oturmuş yerine...
Düşünüyorum ki sizin gibi ustalardan öğreneceklerimiz var saygı sevgi ve muhabbetle...