Keser - ÜçlemeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 12 Eylül 1980 - Balyoz - An itibariyle
...
I _ bu duvarlar tuhaf önce nefret eder / alışırsın zamanla ve kurumsallaşır esaret içinde eni topu kaç kişi kaldık bu dehlizde ne kaldı ellerimde be çavuş cehennem ateşlerinde boz bulanık gözler bulutlarla çok hazan öncesinden bir kavil demiri dövene göveren toprak ve kızaran ufuklarda yemin ve esaret _ küf kokulu duvarlara şakırdayarak taş avludan bir güvercin yükseldi hiç bir şeyden habersiz uçtu gökyüzüne kanatlarında vicdan ak kanatlım kara mı döndün yoksa ibadet vecdiyle intikam saatlerinde misin bildim çok eylül öncesine firarisin yürek çarpıntısıyla darlanıp ansızın belki de bu gece kayaların üstünden köpük köpük dalgaların döndüğü kıyılarda ırak denizlerin ötesinden uzarız belki de senle sessizce/sin’e _ yeter kurt kapanında kaldım da seyrettim çaresiz belki de umarsız dolandı durdu sabaha dek etrafımda karanlık gölgeler kapandı parmaklık ışıklar söndü şimdi yiten yüreğimi bulma zamanı sıra bende ne dilime sahibim artık ne de nefsime mahpus oldum nemli sokakların is kokusuna uçmak gününü gözler oldu heyecanlarım ah bir de şimdi bu kahrolası yalnızlıklarım avludaki güvercinin kanatlarından sadece özgürlük korkar dedi kam bilgece firari göz bebeklerde bir damla nem ve titreyen ellerle bu tan vakti güneşi avuçlarsın _ boş verdim nihayet yosun kokar artık kanayan elleri özgürlüğün ağustos güneşinde uzayan selvinin gölgesinde olsa olsa darağacının gölgesi uzar yine tepemizde ve dik gibi yürüdü adam oturduğu yerden kalkmadan ne baştan korktu ne de bakandan yaprak dökmeyen ağaçların ormanında yürüdü hep kargı gibi dik ve güneşi örten dalları ve dikenli yapraklarıyla ne kadar da heybetliydi özgürlük türküsüyle rakseden uzak Asya’dan esen bir doğu / bir batı rüzgarlarında _ an itibariyle bir var/yoz daha indi çelik gövdesine esaretin uzayan gölgesini yararak kıraçlara yolculuk nasıl olurdu yeniden diye düşündü o an yeni terlemiş bıyıklarının hazzı var hala dudaklarında Menteş’in ta o ilk zamanlardan sökülecek dedi omuzlarımdan bu yaşlı pençeler ve sertleşmiş bu tüyler yolunacak defne dalı parça parça olduğunda metamorfoz güvercinin evriminden genç bir kartal doğacak dedi göklerden bakan mavi gözlü sarışın adam başında şayak kalpağı vardı en karasından bir değişim kaçınılmaz artık çavuş geldiği gibi gitmez deme loş sokakların sisli lambaları altındadır kader hele şöyle yiğitlensinler bir de efelenin güvercinin kanadından bir/haber _ elbet bu keser de döner sap da son tahlilde zaman II ... |
dönmüyor nedense...güzel bir şiir okudum.
tebrikler ve saygılarımla.