ÇOK YAŞA DOSTUM...İnce uçlu bir şişle girişmeli örgüye, Saf tutan ellerimde mezarı buklelerimin, Kâinat benzeri de düşlerim: Bir uzamda bir de yansızlığında gönül bahçemin, Bir delikte belki de lahzanın sırrı; Bir surede gönül gözümün dergâhı Bir de sonlanmayı bekleyen gece yorgun haddinden fazla; İkramlarında suçların nefsine de sorgu sual Bakıp da görmeyi erteleyen matemime mi Atmalı suçu yoksa? Kanatlandık bir kez karaya kavuşacak mı yürek? Hani atalardan miras, Baba yarısı özlemleri gidermek mi asıl amaç? Bir huzura kilitlenip Denginden yoksun ruhun da özlemi Kardıkça öğeleri Akla zarar rast gelinesi kiplerin Sarı saçaklarında güneş perimin Hayli mağlup bir bulutum belli ki. Sonradan görme düşler iflah olur mu, söyle? Söyleme ya da içinden geçenleri; Bir dilek tutarım ben senin yerine Bir de merdanesi kırık yürek yelkenimde Doluşurken rüzgâr karınca ayaklarına matemin, Hem mutlu olmayı ben istemedim. Hadi, ver elini hazan; Eylül’ü de yakaladık ya; Artık karada ölüm yok havayı hepten üfürdüm Yüreğimin penceresine ektiklerimi Ziyan etmemekse temennim Teselli bulduğum yine az sonra Yağacak sulu göz bulutların da Uçuk renkleri: Bazen beyaz bazen gri, Siyahsa, hatırlat bana Gidip de yakalayayım az sonra doğacak şafağı Ve titrek ellerimde kırık şemsiyem Babamın kopuk düğmeli rüzgârlığından miras Ve o kar beyaz gömleği. Sandım ki dünya da beyaz İnsanlar hep beyaz yakalı, Düşler beyaz ve saklı niyazların da her biri Yine çocuk bereli bir tebessümden ibaret Bir de gamzeleri şarkıların: Adeta iki kazılı mezar Yan yana yatmayı son güne kadar saklı Tuttuğum o son ukde, Hem bilsen ne olacak Sakın uyandırma beni gecenin kör yarısı; Kim demiş körler düş görmez diye O zaman ben hep yalan mı söyledim? Bir seni bildim başımın tacı Bir de sedef gözlü yalanları Dünyanın da en masum yalancı tanığı. Gidelim ve bağıralım avaz avaz Sonra da dönelim ta içimize, Bir alkış bir niyaz, Aman Allah’ım ben mi çektim bunca zaman Bunca nazı? Hem demezler mi dünyanın en uzun burunlu kızı Safça inandıklarına kondurmaz Ne tozunu elemin Ne küfünü dünde saklı bildiği ne ise elzem Kaynakçası da dünde kazılı ganimet İçinin örtüsünde de titrek bir suret. Bakmam o yana asla bakmam, Kandıklarıma çektim mili Yemin etsen de artık billâh inanmam… Demedim, demedim; Deyip diyeceğim de zaten süslü bir yalan; Aksım iki gözüm önüme En aç masumum madem bu yalan dünyada Açık pencerem de kapalı artık bundan sonra Cereyanda kaldığım hangi bilmece ise Çok yaşa İlahi dostum Çok yaşa, Gözlerinin neminde saklı hazanı da Görmedim sanma bir eylül sabahı Uyanmayı dilediğim mutluluğa Bir adım kala sonlanmayı dilerken asırlık kâbusun Ritminde kayboldum yine İçimdeki bitimsiz coşkunun. |
Oldukça düşündürücü, etkileyici ve hatta hüzünlü tatlı bir tebessüm.
Zor ayağa kalkacak gibi görünüyor.:)
Sevgi ve saygımla.
,