Keşke gitmeseydin ya neyse...
Merhaba ne güzel gözleriniz var...
Sizin de ’ yeşil mi’ baktık birbirimize? Hoş geldin... Hoş geldin sende... Ne güzeldi gömleğiniz gökkuşağına benzerdi... Ne güzel baktınız siz de, güneşin resmini çekerdim... Af edersiniz küçük hanım, rahatsız mı ettim? Hayır, sadece biraz ürkektim... İnceliğinize nispeten uzun duran boyunuzda bir çocuk hafifliği fark ettim… Kokladım önce bir kez çocukluğunuzu... Kendi kendine acı çeken yüreğinizde Israrcı bir acele fark ettim… Uzaklaşması mümkün olmayan bir eza idi… Bu yüzdendi uzaklaşma sebebim. Üzerime zarif bir kapı açıldı… İçinde bade, vals, aşk ve muhabbet ve alabildiğine bir sofra... Gözlerim sana müzeyyen sofrada sükût ediyordu... Bakışınızı yakaladım, der… Sırça köşkler vadeden elleri ellerime nefesi nefesime değer... Bir adımlık mesafeden öper ağzımı Hepsi bu kadar(derim) öyle zannederim... Yüreğinin isyanına karışıyordu şarkılar... Bilmiyordum ne söylüyordu... Giden sevgilinin arkasından söylenen bir melodiyi anlatıyordu sanırım... Bilmiyordum kime söylüyordu... Penceresiz bir ev gibiydi orası Kapısız bir duvar… Peki ne demeye pencereme geliyordu? Ne demeye aklımı çeliyordu? Ne demeye bu sarmaşıklar der aguşlar? İşte kavga burada başlar... Her vakit halledilecek bir mesele… Her vakit bir bilmece ve husumet var! Nasıl böyle olduk biz? Ne çabuk geçti vakit? Yaz geldik, yaz gittik. Bir önemi var mı yaş farkının? Der… Gözyaşı aynıdır insanın ne fark eder? En çocuk yerinden öpüyorum derim... Sen bil ya da bilme İyi ki geldin... Keşke gitmeseydin ya neyse... |
Kalemin susmasın
_______________________________Selamlar