EYLÜLÜN SARISI
Kurutuldu neşelerim
Alazlanmış dudaklarımda Tat vermiyor hayatın sevinçleri Boğum, boğum etmiş ümitlerimi Zihnimde hüsran kelimeler Beynimin çeperini eşelemekte Ah dedim bu dünyanın çarkında Dönmeseydim keşke Çocukluğumun asılı kaldığı ağaçlarda Yeşerirmi yapraklar Doğarmı umutlar bir daha Ben, ben değilim bundan sonra Nefesimden yüreğime sızan yaşam Bir deprem hiddetinde Tenime vurur eylülün sarısı Ekim duygularımı çekiştirirken Dökülür yaprakları zamanın Köhne bir gecenin kuytusunda Sıkışıp kalır hayallerim Ah derim bana Savrulur gider zaman Al yeleli rüzgarın ardından Ah derim bana,vah bana,vah Daha ne gördümki bu dünyadan Gökte salınan bir urganla Asılmışım boynumdan Ben doymadan doyurulmuş olurum Yalnızlığın en acısından Çözülür dilimin kemiği Susar harfler dağılır kelimeler Kapanır gözlerim kimseye zararım olmadan Hüznün toprağını atar üzerime suretim Hiç kimsenin olmadığı bilmediği bir yerde Serpilir en masum gecenin hüznü üzerime Avuç,avuç yıldız döker bedenime Gökyüzünün teriyle yıkar beni yıldızlar Arınır ruhum acı yalnızlıklardan Hülya Çelik Eylülün sarısı,şiirimi güne layık bulan Seçki Kuruluna canı gönülden teşekkür ederim saygılarımla. Dost kalemden kimbilir ne zaman hangi saatte bırakacak , bizleri bu Saba ve Hüzzamlar , bir Eylül müjdesi sarsıntısında geliyor da , farkında olunca anlıyoruz ne alemlerdeyiz, sevda notlarıyla bezeli ,ayrılık vakti saatlerine hazırmısın dercesine mırıldanan mısralar..Bu muhteşem dizeler için sevgili şairem Meral Ticeye teşekkür ederim. |
Daha ne gördümki bu dünyadan
Gökte salınan bir urganla
Asılmışım boynumdan...
muhteşem başka söze gerek yok kuzen.