KUYUMCU...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ayrımında olmakla ayrıntılarında buluşmak adına şehirlerin şiirlere konu olduğu; şiirlerin şehirleri aşk bildiği; aşkın da izafi coşkusunda gidip gelen ara nameler kadar ıslak ve kaygan bir ruh birlikteliği ile hemhal olmak. Kanıksananlar kadar kayıtsızlık bildirgesi ile izahına çalıştığımız sonra da hiçbir şey yokmuş gibi başımızı çevirip uzaklaştığımız. Bir çocuğun gözlerindeki o ışıltı belki de mağrur bir acıyı yüklenip mağdur kimliğine sığınan biz yetişkinler ve çevrelediğimiz kadar çerçevelettirdiğimiz duygular. Son durak ritüelinde ölümün kovalamacısı belki de Matrix’den bir esinti hatta boyutların engel, engellerin kural, kurallarından da kaçış bildirgesinde bir azınlık coşkusu yine kanmaktan geri durmadığımız. Kutsalın çatalında zehri arakladım Tabağından iblisin. Kayıtsızlığını mimlediğim yalanların da aldım boyunun Ölçüsünü: Kıpraşan yenilgilerimi boykot ettim satırlarda: Kâh düştüğüm kuyunun merhalesinde Kâh satılmışlar çarşısında bir kuyumcuya Rehin verdim yüreğimi. Al, dedim, Bozdurmakla mükellefim yüreğimin isini Bak nasıl da sıvalı balçıkla. Güldü, pişkince; Geri çevirdi elinin tersiyle yüksündüğüm gölgemi Bile görmedi kendince. Ne yani, dedim: Bu da mı yalan? Madem kuyumcusun al da boz kalbimi Ben de harcarım avuç avuç, Zaten itibar etmiyorlar Saklı tuttuğum iyiliği nasıl da çarçur… Kesti lafımı acıyla- balın şerrine lanet, O kelli felli Zanların da muteber yalancısı Ve yine dili döndüğünce baktı şaşkınlıkla; Soytarı bir imge savurdu alıp çantasından: Kaldı mı senin gibisi, Demesine izin vermeden çıktım dükkândan: Bir elimde yüreğim bir elimde safi yalan Kusan itibarlarına minnet etmeyi asla Beceremediğim Sayısız insan adına… Bir kuyunun dibine düşen gölgeme bile bakmadan Kaçtım koşar adımlarla: Gölgemden de kurtulmuştum ya: Ah, bir de kinini aşk belleyen Dünya ahvaline de dönüp sırtımı Kaçıp gitsem buralardan Hele ki boyutsuzluğun ülkesi hangi âlem ise Başımı okşayan melekler de olmasaydı ya, Ya, inancıma sahip çıkan Yaratan da terk etseydi beni? Yalan doğurmayı beceremedim ya, güzel annem: Keşke bir yalan borcum olsa da Şu sefil dünyaya; Günüm de dönmeden siyaha Mutluluğu protesto edenlere de Nakşetse dilim Hem de hüzün denen dipçikle Öldürüldüğümü kim bilecek? Belki de doğmayı reddeden güneşten daha da Sıcak bir âlemi düşlerken Şunca şiirin göbeğinde Ölüp dirilmeyi meşk eylediğim Bir garip faniden öte Bir de tebessümlerimi dağıttığım Kifayetsizliklerimin zincirinde. Gölgeme bile İtibar etmemeyi, Öğrendiğim gün Mutlu olacağımı bilsem ne fayda? Hele ki öz(r)üme karışan naralarımdan Bile sorumlu tutulurken Gün ve gece, Derledikçe günü Dünü bile unutmayı beceremediğim Kayıp ömrün şeceresinde. |
Kaleminizden dökülmüş, güzel bir şiir, Yüreğinize sağlık…
……………………………… Saygı ve Selamlar…