YALNIZLIK TÜRKÜSÜ...
Zamanda göçen yangın ertesi,
Makberi elem sevda sonrası Bir de kıtaları aşan sevdaların tutarken güncesini. Sevdik ölümüne diyene nazire İçimdeki ketum masal; Gönül yorgun diyenlere de esefle susarım Sanırlar ki yürekte saklı sayısız kehanet. Sevdik mecnuna döndük madem, Evrildik lakin yıkılmadık henüz Varsın kınasın cümle âlem. Deyip deyip de susamadık Kimine sefa kimine elem. Goncadan ayrı tutmaksa yüreğin naşını Sevgiden ibaret bir ümmet ise Ömrün tecellisi. Ah ben, dirlikte gözüm; Ah, sen, varsın her lokmamda olsun gözün. Kanadık kardıkça, İçtik aşk pınarını susadıkça Belki de sustuk zifire lanet Ahvale nispet babında kerelerce Yanıldık ya da yandık, Kime ne? Ölçtük arşı Öldük arsızca Ölümüne baş koyduk bu yola Deli gönül nazarında bir kıpırtı Beyhude gecede kâhin babında Nice yıldız Yine kırptıkça gözümün nuru şair, Hele ki edindiğimiz şiarda En asil hutbe iken Yalnızlık türküsü. Yine kenetli lehçelerde Zuhur eden tevafukta Yüreğe teamül, Gölgeme de zılgıt yükleyen Mahir zatında âlemin Yürek suremde sayısız matemin Kondukça tepelere İz bilmez aşkın surunda taptıkça Yine ulaşılmazın resmine. |