KÜÇÜK DUYARLIKLARIN ŞİİR(LER)İ-VII
31. SÖYLESENE
denizine kavuşamayan ırmak mısın ne çağıldayıp duruyorsun yanı başımda susuz yüreğimin yol ayrımını belirsizleştiren çöl müsün yoksa gece mehtapsızdır, gündüz zulümkâr düşlerimi dalayan ecel misin ya rüzgâr kırık bir saz olmuş sızılar az mı gittin, uz mu gittin, ah yıldızlara 32. YAKINMA a. şu çocuğun az sonra kalbinden kuşlar kalkacak çünkü kuşlar yangın yeri -ama kimler anlayacak- şu kadının az sonra boynu bahar kokacak çünkü bahar hasretliktir -ama kimler anlayacak- şu adamın az sonra yüzünde yağmur yağacak çünkü yağmur direnmedir -ama kimler anlayacak- b. ben neyleyim ben neyleyim kalbim aşktan çatlayacak 33. ŞAİRİN BİRİ zehir-zıkkım geceler bastırdığında kendisini hemencecik rüzgârla buluşturan ufak-tefek, o çok mâsum sevgilisinin saçlarını hüzün dolu bir nehirde yıkayan akvaryumda balığı, kafeste kanaryayı yalnızlıklar adına kesintisiz okşayan gizlisinden keder vurup dağların doruğuna yaşanmamış duyguları yüreğinde saklayan hırçınlığın târihçisi: hem ıssız, hem kalabalık göçer gider aşk’a doğru, en harâbe varoşlardan (*): Berfin Bahar, Mart 2017, Sayı 229 34. SEVDA VE KAVGA tâzecik gül yaprağıdır sevda dediğin kollamazsan solar gider bilir miydin? uçsuz deniz kıyısı, kavga dediğin dalgalarla boğuştukça artar direnci görür müydün? gerçekliğin gerçeküstüne evrildiği noktada sabretmenin kükremeye elverdiği noktada çelişkiler toplamıdır hayat dediğin yanılmalar okulu: yanılmazlığa karşı dener miydin? sevda, kavgayı dürter kavga, sevdayı -ne vakit dürter ama- sezer miydin? 35. KRİSTAL ÖMRÜM, EY! genç kızların tozpembe rüyâlarına balıklama dalışlarınla tanınıyorsun koskoca bir hüzün çıngırağı asılı boynunda uzun-uzadıya konuşuyorsun yağmur damlalarıyla avuç avuç gözyaşının gelgitinde duruyorsun ölüm çölünde ve zulüm çölünde selâmlaşıyorsun bedevîlerle acının yüzölçümünü hesaplamakla hasretin hacmini hesaplamakla tükenip gidiyorsun kristal ömrüm kristal ömrüm, ey yunus emre soyundan sevmeye ve sevilmeye gerçî yemin etmiştin bir değil bin değil sonsuz kere görünen o ki, bu gidişle ala-şafağın koynunda uyuyakaldığın bir günde seni kurşuna dizecekler, haberin olsun kevgire döndürecekler bedenini her ne kadar düşlesen de sevgi fidanını büyütmeyi |
Açmış güneş çiçeğinin mavi şebnemi dünya
Sinesindeki gizli sevdası ateşten derya
Mevsimlerin şöleninde eşsiz bir ömre değen
Mavi derin uykuların seherindeki rüya
Ediplerin başlarına taç eden efsanesi
Gülşende geçen bülbülün hüzünlü hikayesi
Onulmaz derdine düşen yüreği yanmışlara
Eşi bulunmaz dermandır bengisu şelalesi
Yağmur Kuşağı şiir kitabımdan... Esenlikler dileklerimle...