KARAKÖYDEN BEŞİKTAŞ MEYDANINA (Sessiz Çığlık)
KARAKÖYDEN BEŞİKTAŞ MEYDANINA (sessiz çığlık)
Yusuf Yılmaz Elim arkamda Karaköy’den Beşiktaş’a doğru gidiyorum. Sahile vuran dalgalar ve sabahın ilk ışıkları… Dalgalarla öpüşen kayaların oluşturduğu baloncuklar güneşin ışıklarıyla ateş böcekleri gibi yanıp sönüyor. Hava güneşli tatlı bir rüzgar esmekte. Günlerden cumartesi. Adalar İskelesinin önü ana baba günü, gelenler kadar gidenlerde var. Az ileride Üsküdar iskelesi aynı şekilde kalabalık. Küme küme sarı laleler dikkat çekiyor. Yanı başında ismini bilmediğim renk renk çiçekler… Dört sütun üzerine oturtulmuş Fatihin altın renkli tuğrası, selam veren yeniçeri askeri gibi. Tarihi abide güzel bir çeşme. Az ilerde Bezm-i Alem Valide Sultan Camii. Şadırvanda ak sakallı bir dede abdest alıyor, duru, tertemiz ve sade. Minareler kalem gibi göğe doğru, minberleri tunçtan, mihrabı altın renkli dantel işlemeli. Dolmabahçe’nin önü çok kalabalık, iğne atsan yere düşmez. Her yer mor pembe lalelerle dolu. Turistlerin çoğu gömlekçe geziyor. Dolmabahçe Sarayı’nın arka yolunda, yamaçlardaki yüz yıllık çınarlar, yeşiller giymiş gelinler gibi… Her elli metrede bir kapı, her kapı ayrı ayrı işlenmiş, her birinde ayrı bir mana var. Ana kapı başlı başına sanat şaheseri. Deniz müzesinin boğaza bakan yüzünde, sıra sıra dizilmiş toplar, ucu havaya kalkmış geleni gideni selamlıyor. Kız Kulesi trafik polisi gibi, yanından geçen irili ufaklı gemilere dur, geç diyor. Karşıda gerdanlığa benzeyen boğaz köprüsü, kıyılara da sandallar, sıra sıra dizilmişler, dalgaların ahengiyle dans ediyorlar. Saat on üç Beşiktaş Meydanındayım. Ve Sessiz Çığlık başlıyor. Arif Nihat Asya’nın “Bayraksız olamam” şiiri okuyorum. Kulaklarını çınlatıyorum: Dik duruşlu kahramanların, Annelerimizin, bacılarımızın, vatan denince gözleri dolan, bayrağı görünce gururlanan, o asker eşlerinin… Onların kararlı, vakur duruşları, Yağmur, kar demeden her cumartesi , bu meydanda, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkışları, gerçekten çok gurur veriyor. Bilge Öğretmen Hasan Zeki Kalay Birlik beraberliğimizin teminatı “Türkçenin önemi” üzerine Çok güzel konuşuyor. Türk ordusuna kurulan kumpası anlatıyor. Türk Askerine bu yapılır mı? İşte yalan olduğu meydana çıktı. Ne olacak bu kaybedilen canlar, çalınan rütbeler, annelerin ahı, çocukların istikbali. Hepsinden önemlisi bu memleketin hali ne olacak? Yazık çok yazık ! |