KANLICADA BİR ADAMKim bilir kaçıncı kez Gerisin geri attın istavritleri denize, Oltan pes etmiş Nefes nefese, Saçın sakalın birbirine karışmış, Gözlerin yorgun, Mihribat Korusu kadar isyankâr, Geçmişin bir yangın, Neden dalgınsın böyle be adam. Kanlıca sahilinde Hayran hayran dolaşırken, Sıra sıra yalılara Seyr-i âleme öylece dalmışken, Gözlerim merakla Gizliden seni izlerken, Hiç tanımam Velakin, Neden etkiledin bilmem Hayatın serseri imgesel çığlığından, Şiir doğuyor sancılar içinde, Kanlıca yoğurdu sürelim dilime, Pudra şekerini, balı Katık yap üstüne, Hani bir zamanların Pembe rengi nerede be adam. Rakı, balık, roka Akşama Çilingir sofrası kurulsun, Agop’un yıllanmış mekanında Sigaranın dumanı efkârlı olur Kesmes seni Bir kaç duble, Kalkarsın sallana sallana, Sarhoş ayakların dolaşır birbirine, Zor bulursun baba yadigârı evi, Gıcırtılarla açılır kapı, Boşluk sarar bedeni, Yatağında batar iğneler, Can sıkıntısına arılar, Sızar kalırsın Bıçkın delikanlı hallerin nerede kaldı be adam. Ikınıyorum tüm adaletimle, Ciğerimden kopuyor ana şefkatiyle, Kundaklıyorum bütün güzellikleri, Kafiyeler terazi olsun, Virgüller hâkim, Hadi en son noktayı Sen koy dizelerime, Farket yaşamın tadını Silkin be adam. Pantolonun bol gelmiş üstüne Amma, Uçkurun sıkı sıkı, Güveler delik deşik etmiş, Bir de sigara yanığı, Eski kasketin, Kıvırcık saçların ak, Kasveti aralayan göğe öylece bak, Fırtınaya rağmen direnen sen değil misin Be adam. H. Çiğdem Deniz |
................................................... Saygı ve Selamlar.