Sabır ufuklara uzandıGel... Gel artık Hal kalmadı Sabır ufuklara uzandı Yüreğin yarası sır olarak saklandı Lakin direnecek takat, tahammül kalması Gözlerden yaş değil, kan aklamaya başladı, fer uzaklaştı Göçüp gitmenin vakti yaklaştı, ne kapım kapandı, ne de umut karardı Gel gel ki gözlerim açık gitmesin, hasret belimi bükmesin, bir lahzada olsa içimde ukde kalmasın Bir... Dilbere meftun olursun İşte o zaman tutku ve arzunun kulusun Hesapsız bir merak ve heyecan için zafiyete vurgunsun Her imkanı sanki adanmış gibi ona hasrederek yaşayan sanıksın Cezbine kapıldığın ve esaretine razı olduğun dilberi ne kadar tanırsın Suretine bu kadar düşkün olman, sir’etine karşı kayıtsız durman akıl tutulması yaşamandır, niçin avunan ve aldatansın Sende... Vakti saati gelince Sessizce göçüp gideceksin Ruhunda saklı duran hesaba gireceksin Nefsin ne derse desin, akıl, vicdan ve iradene kefilsin Sen ahseni takvim üzeri yaratılan nadide bir ibretsin, zafiyeti neylersin Ne kadar okumak, anlamak, tanımak ve emin olmaktan imtina etsen, işte o kadar asabiyete, nefsi zaaflara düşkün bir meziyetsin Sakın ha "kaderim böyle yazılmış" demeyesin, sen o zaman aklı, iradeyi, ruhu, vicdanı mes’uliyetinden ve habersizsin Mustafa Cilasun |