HİÇ BİR ŞEY... Göğün aralığındn baktım ona. Daha çıplaktı Budha, bir ağacın, denizin, ve tüm hücrelerindeki larvası insanların, kötü insanların, elleri eldiveninden, daha ölümcü Kapıları görebiliyordum. sokak olmamak için bir pencerenin bir kuşa açıldığı haziranda yürümesini bir kentin.. kırmızı, suda seken ay olsa dedi İnsana sorulmuş olası soruları dinleyelim ’Ne yapıyorsun? Böyle mi ölünür bi yaz uykusunda Gülüyorum. Ne yani. Temmuz da düşen cemre mi sesimizin uğultusu söylüyorum ya işte sobelenen ve göz bebeklerimizden alınan örneği’n küf, kabrinde biten tunel derin, sudan çıkan kuyu ahtabotun öptüğü bir deniz atından alınmış, yüzüne iliştirmiş oktabus Şiir okuyarak uyandırsam mı acaba tanrıyı Adamlar çiziliyor çöpten adamlar izliyorum yaptığım en aptalca şey bazen yanlış yazılıyor yalnız yerine, gereksiz, en boş iş bu. Yalnız bazen herkes için yalnış bile bir resmin içinde ressam, çizilmis bütün rüyası, bu da yanlış Yanlış yazılıyor, henüz kesin bir doğru bulunamadı maktülün ruhunu satan cambaz Adam vurmaca adamların ellerinde ki sihir ölümden öte cebri cebirden sanan peygaber tunelin ucunda işıklarla oynayan zangoç Bir sen varsın ki sen içimdeki tarih, Biliyor musun, bunca zamandır kuşlar ağlayamaz sandım. Onu da yalnış söylemişler. bu yüzden sevmek diye bir uğultuyu gülümseyerek.. bir heykele bu şiiri yazmasını istedim... Unutma, benim yazdıklarımın hiç biri senin mavi yeşil gülüşünde üşümez- bildin mi? Soğukta ise yardan kadın yapma telaşı. ki bi nevi sesinde yıldız toplamak gibi - kainatla izdivaç. Işıklar yine söndü. sokağımda, kentimde, bir ülke, orda kalan çocukluğum neyse geç oldu. karanlık bir ağızdan i’dama düşen şiirimi tamamlamalıyım. Yarın akşam yine kapı arasından o ülkeye bakarım zaten. Belli olmaz... Hiç bir şey senin kadar sevilmedi... CC/ Aacehen |