Düşlerim Üşüyor Sensiz
(gidenlerin ardından -karmaşık duygular-memleket, aşk, hüzün ve hasret halleri)
Kar altında buza kesmiş Yapraksız ve çırılçıplak titreşen bir ağacım ben Baharları düşleyen… Halkım ben Akkuyu’da, Sinop’ta… Yüreğine ölüm santralleri kurulan Roboski’de parçalanan kaçakçıyım Kürdüm ben Yüreğinde tahrip gücü yüksek bombalar patlatılan Türküm, Laz’ım, Çerkez’im, Ermeni’yim… Alevi’yim, Sünni’yim, Süryani’yim… İnsanım yani her halimle Cizre’de çocukların gözyaşı Kanayan bir hançer yarasıyım Delik deşik bir duvar ardıyım kurşunlarla vurulan Dondurucuda saklanan bir çocuk ölüsüyüm İpin ucunda ve yaşamın en kör noktasında sallanan Sersefil bir intihar anıyım Çocuğuna okul pantolonu alamayan işsiz bir babanın… Rize’de Havva anayım -bin yıllık çınar- Başı göğe/ ayakları yeryüzüne kök salan Çocuk kokan kırmızı bir karanfil Ve çocukları gözaltında kaybedilen anaların gözyaşıyım İki kolunda altı polis Yerlerde sürüklenen… Yüreğim üşüyor ateş altında yanarken ülkem Köklerim kuruyor, gövdem çürüyor Sıcaklığını düşlüyorum ay ışığında parıldayan gülüşünün Düşlerim Düşlerim üşüyor sensiz Buzlar sarkıyor avuçlarımdan Gözlerinden çığlar düşüyor yüreğime Bakışlarını özlüyorum Gözlerinden, gözlerinden öpüyorum seni… Sevgili… Ah sevgili! Yüreğimi delip gecen kurşun değil Yüreğimi delip gecen yokluğun senin… Hava soğuk, hava ayaz, hava bıçak gibi keskin Ve bu kirli Ve bu metal rengi buz gibi havalarda Isıtmak için üşüyen ellerini Benden başka hiç kimse Senin için yakmayacak kendini… Nicedir Yağan karın büyüsüne Ve sıcak odaların o vurdumduymaz O baş belası/ ve o lanet miskinliğine yenik düştü Ve bir başka bahara İkmale kaldı aşklar… Bense düşlerimle baş başa seninleyim Sana olan aşkımı çoğaltıyorum mavi göğün altında Bir direniş, bir öpüş, bir gülüş Ve bir bahar tadında Yeniden filizlenip çiçeklenmek istiyorum Dışarıda kar, dağlarda ateş, dağlarda isyan Ve dağlarda sevgilimin o muhteşem gülüşü Teninde nergis kokusu Elinde kardelen çiçekleri… Sevgili… Ah sevgili! Yüreğime kamp kurduğun dağlarını özlüyorum Gülüşünden, gülüşünden öpüyorum seni… Savaş karaduman |
Bütün mesafelerin ve uzaklıkların
Hiçlikten yansıyan
Uçsuz bucaksız büyütülmüşlüğü
Şu göğ(s)üme tutunan yas
Suskunun duvarları örülüyor
Bir genç kız bedeni toprağı sararken
Her unutuşun ardından kelimelerin varlığı çoğalıyor
Zaman durmuş da olabilir bir yerlerde
Bir yerlerde bir kalp susmuş da olabilir
İlk defa avuturken kelimelerimi
Yükselen gecenin eteklerinden
Kayan yıldızları topluyorum yeniden
Olabilirler
İhtimaller
Tesadüfler
Toplamı bir umut tarlası
İçimde büyüyen ve yerlere saçılan
Bir unutuşun kekemeliğinde
Suskunun duvarları yükseliyor
Manzarasızlığın tam orta yerinde
Bütün terkedişlerin felce uğradığı
O hiçbiryerdesizliğin çıldıran sesine rağbet
Kalbimi çelik kapılı bir yalnızlığın
en dibinde
Kuruttum yine de...
Irmak
Günün şiirini size hediye ediyorum, kabul ederseniz...
Yeni anlamlar bulmalı derdim,
Yeni tanımlar degismeyecek olan
Süreğen olan ne varsa
Çıkarıp üzerinden bir bir alışılmışlıkları
....
Beklemenin sonu yok
Beklemenin kendisi sonsuz keder
Ve bi o kadar umut kaynağı.
Ulaşılan herşey kendinden giden bir parça ...
Kendimizden.
Bu nasıl bir şiirdi ki yüreğimi daha da parçaladı. ..
Diyip artık bu sayfada susuyorum.
Selam ve dostlukla.