KÖREBE...
Zaman aralıyor,
İnce uçlu hüzünlerde sarı bir tabaka: Haylidir aldatılmışlığın fısıltı babında Bir iç döküntüsü… Mağlup, mağdur fazlasıyla mağrur, Anası kıtaların, En hası aşkın: Söylemediklerim tufan Sözler dahi eçhel, Açık ara farkla tınısını duymak adına sesinin Yine gölgelenmiş bahçesinde gönüllü bir ölü Kıvamında, Bir de feri sönmese gece gözlü sessizliğimin. Zan altında muteber tılsımı dün kaygılı, İç mihraklı nice ön yargı; Yine elsiz bir körebe Düşe gebe yürekte kim ise, Deme kaygım belki de; Elim sende, demenin maliyeti mi; Yüzü suyu hürmetine saygın bir tebaa: Aklın piri Yazmaya üşendiğim sonu kayıp, Başı meçhul Hayli de mahcup benliğimde Kaftanlı düş perimden hediye olsa olsa Sen yüklü sensizlik. Makul bir hutbe tadında altı üstü Sehven tanımaya mal ettiğim O kederli yüzü belki yüklü cümleleri tartıp da; Koyamadığım hangi dirhem ise, Savruk bir beyan adına Şerh düştüğüm şu son okunmaya meyyal Ama hüznü de barındıran sevi mağduriyeti Bensiz bir özne olman aslında Sen yüklü savruk yetilerim nasıl da Dağınıklığın kıblesi. Satır başında buluşmak aslında Ölümüne sevdalı şarkının daniskası Kayıp nakaratı de edinmişsem bir evlat sıcaklığında Aklı evvel iklimlerimde Düşen son damlaya kadar seninim, Mahcubiyeti kavururken dilimi lime lime; Ahde vefa zaafın sunumu; Gönül koymakla hal çaresi bulmaksa Boş verdim gitti Dünyanın yalan yüzünde Palazlanan çocuk misali Konduğum pervazında şakıyan tüm bülbüllere Dokunmak adına, Gülmeyi reddettiğim bir gün hikmetinde. |