CEHALET EN HAİN TERENNÜM...
Münferit kaygılardan derlenmiş,
Zamandan çaldığına pişman geçen günlerin, Satır araları ısrarlı boşluklara meyyal, Sona kurulu alarm başı, Dur durak bilmeden anmaya ant içtiğim Duvar dibi yalnızlığı mor menekşenin. Uçup gitmek zor olmasa gerek, Tek boyutlu gözlüğün buğusunda ölmek nasıl ki sıra dışı Çivit rengi gözlerdeki tedirgin lensin doğası mı yoksa Edilgen bir çığlık, Kan(a)maya meyyal yüksek ökçeli titrek ışık Yine elleri kabzasında ölümün, Duyulan da en bayat espri; Yaşadığın kadar dertlisin, Ölümün şeceresinde anlık bir rivayet Peştamalı adeta billur sesinin Hangi şiir ise dünde saklı Aklarken şair peşi sıra. Rivayetin biri bin para; Aklanmakla meşgul yaşlı kadın; Gençliğini çar çur ettiği kirli yorganın Sevgi fukarası yalnızlığı. Öncelerini nasıl derlemişse boyasız duvarlarında ömrün, Nasıl sıtmalara bürünmüşse ölü nidaları Birden solan gençliğin onca mücbir sebebi; Kralı yalnızlığın ekmek kırıntılarına muhtaç Yaralı kuş misali Örtündüğü çarşafın yırtık yakası; Yıkık kalesi namusun, Bin bir dilde sevmeyi dilediği kirli geçmişi. Dese ki; derli toplu bir cümleyi şerh düşüp; Demedi madem bilinmezin gücü; Suretinde solgun çığlıklar, İndi bindi hesabı her günü ayrı vasıta; Gel-geç ömrün de sona meyyal dökümü; Sancısından tutun da sanmadıklarına kadar Tüyü bitmemiş yetim imgelerin isyanı Bir de başlık parası istemeseydi zamanında cahil babası. Bir hikâye dillendikçe; Bir yürek de hayli işkillendikçe Kaçtığı adam dünden razı Paylaşmaya karısını O zaman kim ki nifak soktu iki göz arası? Cehalet en hain terennüm; Bakıp da gözlerine Görmediklerine biçtiği kılıf Yine anlamsız yorgunluğun kini; Dermansız olda da ne çare vücut dili? Tefekkürde madem ömür gitti gideli; Nazlandıkça şirretin teamülü; Gönül yorgun bir kez neye yarar Bu saatten sonra hangi yitim gelir ki geri? Yongası adeta tüm tarih; Deli fişek olsa neye yarar gençliğin bildiği teselli? Mihrabı yerinde madem dünün külfeti Hadi bakalım, kolaysa dile içinden geçeni. |