KIRK YAMA
Karşımda duruyor halâ
Atmaya kıyamadığım Rengarenk Kırk yama hayallerim Belki sadece avundum çok hasar alsam da Belki hiç, hiç çıkmadı aklımdan Belki geceden gündüze varamadım Olsun ‘’Belki’’ olduğu sürece Bir neden vardır elbet İnan ne dur ne de sus anlar ahvalim Öyle savunmasızdır ki kapılır rüzgârına efil efil Hazana inat sanki bu menzil Bulsam da kendimi alev alev ateşlerin içinde Biraz daha yanacağım demek Kendisi kayıp, gölgesi büyük sevdam Hadi durma gir, gir benliğime eskisi gibi Fırtınalar kopar Sonra maviye boya Kanatlansın ateşlerin içinden o beyaz güvercin Uçsun uçsuz maviliğe Sığınağım, sığındım sana işte Bir avuç huzur serpiştir ömrüme Al götür beni başka yerlere İnanılmazım, inanılamazım Sözlerin bir şey anlatmasa da Binlerce mana çıkar Kırk yama hayallerime Sen bakma gam yüklü gözlerime Sen bakma duman altı kalmış ruhuma Bu yürek senle doğar Görmezsin sen ama gelir çöreklenirsin usuma Bir manolya yaprağında açarsın durmadan Sevdam Öyle yaman çelişki ki sana gelişlerim Ne bakmaya doyuyorum Ne akmaya Bir uçurum kenarı yaşayamadıklarım Kırk yama daha da yapsam Yana yakıla koşarım Bak yine başladı o pıt pıt vuruşlar Yaşam sevincim Hoş geldin Hoş geldin Arzu DANDİN |
Başlıbaşına bir şiir olmuş bu mısra bile. Hatta nefis bir özlü söz.
Mısralar arasına serpiştirdiğiniz vurucu-etkili, o anda ilham gelip de yazdığınız olağanüstü sözleriniz gerçekten takdire şayan.
Şiirleriniz de, sevdanız da, ilhamınız da ölmesin...