aydınlanma çizgisi
ufuk çizgisine yakın bir yerde yitirdi
önceden ağladığı şeyleri iyilik çamurlarında yıkarken koskoca bir çarlığı temellerinden ören kentlerde basit bir kaç cümle kalmıştı masumiyet lehine sevişirken o da değişiyordu tüm çıplaklıklar kadar ufkun içinde hayatın kirli döngüsü kırıyor dümeni bir jilete gözbebeklerinle bakmanın ürpertisi sarıyor uzağı uzağa gidildikçe zamanın şimdiliğinden kendince aşklar büyüyor geçmiş zamanın mateminde lakin ayrıntılar kirlidir bir o kadar biliniyor ya gizlice herkesce bağdaş kurup oturmuş galaksinin en fukara yerine soylu acılar, kuşanmışlıklar soyunup üşümelere mahzunluk yükleyen yalvarmalar geride kalmış gibi biraz insanlığın eskiyen evinde ufkun ötesinde bir yerlerde isimsiz |