Gözlerin matemin sığınağıIzdırap mahmurluğu yüzünde odaklanmış Şahika nazarlarda ışık mısın muttasıl Gerilmiş sinelere bedbinlik yasaklanmış Sevinçle kotarılsın bu nevbahar, bu fasıl Güzel günler bir ümit ,bir şeyda sağanağı Değmesin mahremine esrar bilmeyen dide Gözlerin ah gözlerin matemin sığınağı Gül derme gayretinde zümrütten bir vadide Tereddütler art arda derinden seslenirken Muştuları ahirin yine öksüz , sılasız Gözlerinden başaklar yaşlarla beslenirken Karanlıklar firarda , şaşkın ve fasılasız Aşkın nefesleriyle fürsanlar müteheyyic Müjdelenmiş bir şevkten güç aldığından beri Mesafeler kararsız, yollar nurla mündemiç Kutlu seferlerinden asla dönmemiş geri |
Biliyor musun, sır değil ; hani Ay ikiye ayrılacak olsa tekrar yine bir şey değişmez. İşte asıl sır bu, ilahi olanı. Aklımız almıyor. Bazen deniyor ki, zaten bilinen bir şeyler hep oldu ama yine de neden böyle oldu diye insan kendi kendini yiyip bitiriyor. İşte sır bu
Anlayamama, talihsiz olmak sırrın gübreleri.
Zalimin elinde ne olursa olsun, o sırrı var eden sırra binaen kullarını imtihan eden zalimi de aşağı eder.
Özürlü beynimce kanaatim; anlaşılmamak varmış demek zamanı sır içinde dondu.
Şimdi anlamak istemeyenler varmış ve bile isteye kötülük varmış diyebiliriz.
O haseti de, düşmanlığı da anlıyorum.
Ancak bir gram huzur yok. Huzur yok.
Ve haftalar, aylar geçiyor. Dikenler, ayrık otunun eliyle büyüyor.
Ve sanki Kuran tekrar, tekrar dünyaya iniyor.
Atlar yine de sürülecek.