afiş
aşkı şivesi bozuk dillerden öğrendikten sonra
sevgiye berrak sözcükler arayanlar sürüp giden namuslu düşüncelerle bulunan huzura koşarlar sonunda soyut hacmine bulaşır inançların kapısından dönülünce anlamın evren bariz bir anlatım bozukluğudur yağmurlara yüklenen mana çekilince ruh deltasından metalik maddeler girer algısına masumiyetin her kapıya bahşiş bırakılmaya başlanır cömertçe durup dinlenirsen yaşamın orta yerinde zaman eskimiş bakar sana kayar gider avuçlarının yazgı çizgisinden gelecek her şeçiş binlerce vazgeçiştir dağılır insanlara gölgen binlerce yolak olursun anıların geride bırakılmışlığında havada napalm kokusu var büyüsü çeker içine benzinle tutuşan alev renginin yaşamın elementlerini toplamaya çalışanlar biraz daha kaybolur bulaştıkça farklı olana aramızda en masum olan atar taşı aynaya suya ayna kırılır, su bulanır küçük ve silik insancıklar olur her bir yansıma hayatı bir yerinden çözmeye çalışan işçiler gelir kulağına varoluş denen masalları fısıldar umacı ağzıyla korkaklara yer yoktur cesurlar çok şey kaybeder tuttuğun kapısı kırılır anlamlara biatların gıcırdar uykularında içeri aldıklarının aynacıklar tozlanır, insancıklar da yüzünü toprağa dönerler su havalanmıştır beklentilerin anoforunda böylelikle suretin biçimsiz bir profil olur umacı masallarında biraz daha dikkatli ol sabah uyanırken özen ağaçlar kesilirken ayrılmanın erdemine sonunda kaçak bir figüran gibi sokuldun başrolüne bu masalın kendini izleyecek bir bu kaldı filmin başında ve sonunda adın. |
tik tak tiktak tik tak
götür suyu kendi uçurumuna..
bizi de..