YALAN MI ŞİİRLERİ MESKEN TUTTUĞUM?
Ritmi kayıp bir şehir gibiyim:
Gündüzü alaylı, Gecesi mektepli, Hüznü fazlaca edepli. Bir denizyıldızıyım zaman zaman, Tenim ne yanık ne de kuru, Beyaza boyamış Tanrı beni: Önce varlığımı emanet etmişim Sonra da yürekte saklı derlenmiş aryalarım. Kimine göre vakur, Çoğunun gözünde arıza. Mezarımı kazıyorum her şiirde, Yanık sevdalarım var bil ki her şehirde. Mademki her şerde olmalı bir hayır, Belki de fazlaca yanmamalı kaybolmaksa tek derdin. Kınalı yapıncaktı lakabım bir zamanlar, Nereden düştüyse aklıma, Evveliyatımda: Kırmızı saçlarım yaklaşmışken belime. Bayat ekmek gibiyim son zamanlarda; Önce dokun ve öp beni üç kere Tam da ortasından alnımın. Kutsalım zannımca, Kurumdan görünmez yaralarım; Kurum kurum gezinen kadınların lekesiyim Hele ki gün yüzü görmemiş ninnilerim Çıkmışken arş-ı alaya. H/iç kırıntıların mahsulü tedirgin bir niyaz, Arap saçı nidaların da sırtını sıvazlamak Nankör bir istila adeta düşmüş benliğin Düşkün şiirlerin de nabzını tutan bir gölge Varlık iştigal ederken rahmetin eşiğinde Az sonra çekeceğim pimini yüreğini: Ezkaza tutukluk yaparsa kelimelerin devamı. Bir de yitik suretim: Nazlı büyüdüm zahir, Elim de dolu kalbim de, Kalan boşluğu Tanrı’ya adamış mademki insanoğlu, Yalan mı şiirleri mesken tuttuğum? |