PENCEREME KONAN ŞİİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın SİZ AŞK’TAN NE ANLARSINIZ BAYIM?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım! Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmay Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım! Ben işte miraç gecelerinde Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım, Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım, Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin Bir şiir aradım. Geçen üç yıl boyunca Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım. Ülkem olmayan ülkemi Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir yüz kazaklar ördüm Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız! DİDEM MADAK. Zamansız ölümlerin uzağında olmalı insanlık. Zaman belki de tek sırdaşımız. Bencil olmamak adına insanın tüm gayesi ve hayatın ritminde mutsuzluğa yakalanmak… Başucundayım annemin yüreğin niyazı sadece onun varlığını daim kılması Rabbimin. Tüm sevdiklerimle ördüğüm bir şiir yine Didem Madak’ın hatırasına sahip çıkmak adına. Kalemden damlayan ve yüreğimin de suresi. Kendimden çok sevdiğim anneme ve dostlarıma gelsin bu şiir ve sevgili Didem Madak’ın ruhu şad olsun. Özgün kalemi ile yeni tanıştım annemin hastane güncesinde ve gecenin kör vakti kocaman bir sızı ile kaleme aldığım. Paylaşmak ve dilemek ise ruhumu teselli eden çünkü sevginin paylaştıkça çoğaldığına dair tüm inancım. GÜLÜM ÇAMLISOY.
İskambil kâğıtları ürüyor düşlerimden;
Serpinti iklimin seyrine Doyumsuz bir nida eşlik ediyor. Sevici imgeler nakarat düzleminde Nihai farkındalıkla cebelleşiyor: Söyleme arzuma rest çektiğim o kıpırtı yine… Duymadıklarımı şekillendirmek adına Telaşlı cümlelerim, Görmediklerimi de içselleştirmek… Patavatsız, nankör hayli isyan yüklü İnsan denen boyutsuz kaos: Derlemekse dertlendiğim, Dertlenmekse düş sapağı adeta Varlığın hezeyanı. Kara’nın cehaletine uymaksa uzak durduğum, Sevginin nazarında solmaksa kördüğüm. Bir de aşk’ı evlat edinmiş cahil cesareti cümlelerim Kuru sıkı atan münafık bir imge. Bir de zaaflarım, Oysaki bilemezken içeriğini Adresime henüz ulaşmamış Zarfı yırtık mektupların ki; Altında kendi soluk imzam. Sevmek ne zormuş sevilmekten de kimine göre: Sevmekle iştigal edip sevilmemek ezkaza; Sevip de dirilen cümlelerim Beratını verecek Tanrı oysaki Boykot eden zaman aşımına uğramış Terennüm katili kaçkın nesil kuşaklarla örülü geçmiş 68 kuşağına selam verip bir sene sonra Gözlerimi açtığım, Kandırıkçı şiirleri besleyip büyüttüğüm gerçeğine İnanmazlarken… Didem Madak’la tanıştığım gecenin körü: Hanidir inandıklarımı yalana süren sürgün Ritminde sessiz nidalarım: Beri yandan pencereme konan şiir Fısıldarken içimin aryalarına yenik düşmüşlüğüm. Siz aşktan ne anlarsınız bayım, demekse Şairin imzası; Bir solukta tükettiğim aklımın ırmaklarında kaçkın varlığımın Dalya dediği geçimsiz sancım. Keyif ehliyim oysa top atılsa uyanmaz içimde nefret, Mademki başımın okşanmasını istiyorum Bir şiir daha yazmalıyım Ve bir şiir daha Sükûtun ruhunu çağırdım, Yankısını tek işiten benim yine: Akşam pazarı bir şiirin daha tekelinde. Mademki zamanın kaygan, kaypak ritmi birincil hezeyan Üflemeliyim sönmeden Hayalimdeki sönük balon. |