hızır
vakit var diye bekleme
vaktin içinde akit var zamanın düğümüne üfüren zahiri görünce sabırsız Musaya sabrı öğreten batını anlatan Hızır var sebepler sarıldıkça Musaya eşyanın büyüsü gözlerinde gemi delik çocuk ölü duvarlar örülü sus Musa hikmet açılacak insanlık öğrenecek Hızırın rahlesinde... Hızırın gölgesinde serinledi ah çeken her dert kireçli duvarlara süslendikçe vav bir hızır sevinci yaşar çocuklar gözlere katran sürmeler çekildikçe her ilmeğinde Kör düğüm hakikat örtüleri gümüş iplikten açılır kanat perdeler dokundukça seccadene öpücükler duaya sarılı yakarışları öğretir Hızır ’Yeni bir dirilişin hayalinde Unutulmuş küllerin arasında alev duman duman heyula sardı irkildi zaman ve ’insan cebrail kanat hızır hikmet teslim oldu alevler rüzgara ve nefese imana hamal amel savrulsa da yapraklar aksa da dağlardan su gidilen bu yolculukta Sus...dinle... "eyvallah" de sonra arar da bulamazsın Hızırı eski bir kitabın tozlu sayfalarında bir dilencinin titrek ellerinde babanın şükür diyerek sarıldığı katıkta ihtiyarın beyaz sakalında hocanın tebessümünde ve sabrında duvara işlenmiş bir harfte sallanan hafızın arı vızıltısında annenin merhametinde sevdiklerini kaybettiğinde ve kazandığında bunda da "bir hikmet vardır" dediğ’nde bulursun Hızır bakışları bulursun hikmeti bulursun kendini bulursun ’Kün’ diyeni . |