Maviye doğru
Yakarırcasına
Bir hezeyan yeri buralar Aklı fukarâ bir kellenin Süregelen sefasıyım belki Belki de koşmaktan bitap düşmüş Çatlayan bir atın Damarlarında kudretim ben Her neyse işte, boş verin Gidiyorum yani Yüreğimle barışık Yürüyorum yıldızlara Yolumun Hayatıma ait olmayan gölgelerinde Sahipsiz düşlere uzanıyorum Issız bakışlarım Yalarken dört duvarı Dışarıda gürleyen rüzgâra inat Her gece göğe çıkıyorum ben Gözler perdelerini indirdiğinde Mumlar söndürüldüğünde Eski zamanların aydınlığına uçuyorum Zaten gelecek değildir niyetim Şimdiyi sorarsan kazıyı bitirmek üzereyim Hani mumların söndürüldüğü vakit... Sönmeden Evvelinde Bir yaşam Işıklar gözlerimizde Hani aramazdık diyorum hiçbir şeyi Kendimizden ötede Görmezdi gözlerimiz uzağı Mumun karanlığından değil, Işığının içtenliğindendi Gözlerimiz diyorum Güzellerdi Hayallerimse Kaç celsedir umudu körüklemekte Umut! Kalbimin koşu atı Çorak gövdemin umarsız serabı... Neyseki onunla da barışığım Hâlâ barışığım Bırakamadım gitti bu meledi Tüm hiddetiyle Tutuşan Kızıl bir hançer saplasam Söksem atsam şu illeti yüreğimden Belki kendimce küçük hayallerim olurdu Beyaz bir kağıda bürünen ruhuma Kumdan büyülü masallar çizerdim Rüzgâr her seferinde dağıtırdı kum tanelerini Ve her seferinde Yeni bir gezegene uyanırdım Biliyorum, hiçbir yerde olmayacaktın Hiçbir yer de olmayacak Bana ait, sana ait, bize ait Birbirimize ait... Hiçbir mekan Tasavvur dahi edemezdi Ne mağruriyetini Ne de ufukta dağılan gülümsemeni Boş ver zaten Her zamanki gibi Bir kadehe daha ıslanırcasına Boş ver... Belki de ufalan hayallerim Kâbuslara dönüşürdü Uslanırdı yamacımda Dinlenirdi yüreğim hani Yokluğun zirvesinde Nihilizme kanatlanırdı Yavaşça serpilirdi maviye Maviye doğru Yavaşça... |