Sevda güllerini kopardım yine,
yanılıp aldanmışım sahte sevgine.
Ben aşkımı benim sandım,
meğer aşkım bir el imiş...

kaleminize yüreğnize sağlık. başarılar diliyorum.


Seyrani'nin gözü kanla yaş imiş
Aşk-ı sevda cümle derde baş imiş
Ben gönlümü toprak sandım taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş

' Seyrani'ye ait bir türküden alınmış dörtlüktür'

YARINLARA MERHABA tarafından 7/28/2008 10:26:23 PM zamanında düzenlenmiştir.

Sevgili Arkadaşım, mükemmel şiirler üretiyorsun. Sizin şiirlerinizi okuyunca kendimi buluyorum dizelerinizde mısralarınızda. Bu bir kompliman değil, hak ediyorsunuz. Birkaç yıl önce bir arkadaşımı övünce Ablası şımartmayın demişti halbu ki değil hak ediyorsa övülür. O değer de ona verilmelidir. Şiiri zaten siz yazmıyorsunuz şiir yazdırtılıyor. Müsaade ederseniz benim yazdığım bir şiir vardı onu bu arada belirtmek istiyorum konuyl da alakalı olduğu için.
“SEN.

Şiiri ben yazamam, kelimeler dağılır.
Yazana bakmak değil, yazdırana bakılır.
Elimdeki defter boş, bak içine beynimin
Dilde Sen, ruhumda Sen, her şey de Sen yazılır.

Şahin HANELÇİ
03-Mayıs - 2006
Ortaköy/İstanbul”

Şimdi şiirinize dönersek, Şiir şiir gibi. İçerik mükemmel. Aslında bu şiire çok sözler yazılır. Fakat cümleleri tek kelimeye sıkıştırarak belirtmek gerekecek. Burda da affınıza sığınıyorum. Sevgili arkdaşım. Şair dostum. Arkadaş ve dost kelimelerini kullandım aşağıda onları belki eleştireceğim bu nedenle de önceden özür diliyorum.
Güvenmek en güzel bir şey. İnsana yani insan gibi fıtratını taşıyabilmeyi bilen insana güvenmek onurlu bir şey. Fakat, insanoğlu taşıması gereken fıtratını ezelden kaybetmiş. İnsanın Artı ve eksi tarafında da dört kutup var Aslında Havva’yla başlamış üç kutuplu yaşam. Ne kadar akıllı olmaya çalışsak ta Habil ve Kabille başlamış dört kutuplu dünya yaşamı. Kabilin Hikayesini bilirsiniz.
Kur'an'in Maide Suresi'nde Adem'in iki oğlu ile ilgili olaydan söz edilir. Allah Peygambere: "Onlara, Adem'in iki oglunun kissasini gerçek olarak anlat ..." diye Belirtir ve olayı şöyle ifade eder "Hani birer kurban takdim etmislerdi de birisininki kabul edilmis, digerinin ise kabul edilmemisti. Kabul edilmeyen: -'Andolsun ki seni öldürecegim-' demişti. Digeri de: -'Allah ancak takva sahiplerinin kurbanlarını kabul eder-' dedi. -'Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Takvadaki anlam dürüst bir fikir hissi üzerine kurulmuş yaşamı, kurbanı kabul edilmeyen Kabil'in nefsi, kendisine kardeşi Habil'i öldürmeyi arzu ettirecek kadar hayvani boyutu temsil etmektedir. Sorulur tabiki üçüncü ve dördüncü kutup.
İnsan oğlu kendisinde iki boyut bulunmaktadır. İyi- kötü, doğru yanlış gibi zıt kutupları taşır. Floresan Lambadaki gibi elektronlar eksi ve artı kutuplar arasında hareket ederek ışık vermektedir. Diyalektiktir bu. Fakat üçüncü boyut işleri karıştırmaktadır. Çünkü kandırılma dürtüsü, yanlışa yönlendirilme isteği, nefsine hoş gelmişse inanma istek ve arzusu. Muhakeme gücünü yitirir bu noktada insan oğlu. Henüz daha masumiyetini tam olarak yitirmemiştir. Beyaz rengi taşımaktadır üstünde.
Meleklerin üstünde iken meleklerin seviyesinden aşağı düşmektedir. Çünkü melekler emre itaatte sonsuz kararlıdırlar. Ama insan oğluna tercih hakkı tanınmıştır. Grileşmeye başlamıştır yani. Siyah beyaz arasında olması gerekirken Aristo’nun mantığıyla düşünürsek aralık kalmıştır denilirmi bir kapıya. Ya açıktır yada kapalı.
Artık dördüncü boyutu kazanma isteği hasıl olur. Tilkileşmek. Kurnazlık başlar. Beynin ve aklın yanlış mizanlarla düşünmesinden bu meydana çıkar. Dostluklar biter, arkadaşlıklar başlar çünkü mutlak teslimiyet yok olmuştur. Hani Bir ayet var Fatihada Türkçe ifadeyle mutlak sana ibadet eder mutlak senden yardım dilerim. Bu yok olmuştur bundan sonra çıkarlar doğrultusunda bakılmaktadır hayata. Arkadaşlıklar çıkarlar üzerine kurulmuştur. İş arkadaşı, asker arkadaşı, yol arkadaşı gibi. Menfaatler çakışmadığı sürece devam etmektedir. Baksanıza Evlilikler bile menfaatler üzerine kurulmaktadır artık. sözleşmeli birliktelik.
Çıkarlar için göz bile çıkartılmaktadır bırakın tatlı sözlerin ağızdan çıkmasına. Sonuç nereye gider tabiki insan oğlunun çakallaşmasına…
Zalimleşir işte bu zaman. Sevgi kalmaz, gül verecek tomurcukları çürütür, çürük elmalar gibi sepetteki tüm elmaları nasıl çürütüyorsa. Vürüs olur ve salgınlaşır. Yok etmeye namzettir. Her şeyi parçalar, yok eder. Doymaz. Bir sürüye kurt girince doyumluk davranmaz. Boğar, boğar bırakır. Artık zalimliğin son boyutuna varınca da domuzlaşır. Her şey mübahtır onun için. İşte size sahnede oynan oyun bu dünyanın açılmış perdesinde. Ki Allah da öyle demiyor mu, Bu dünya sadece bir oyun. Ne hikmetse aynı şekilde ama zıddı olarak artı kutbunda da var farklı boyutlar. Aksi sevdadır mutlak aşktır. Zaman çok kısa görme sınırlarımızın altında olduğu kadar, göz açıp kapayınca kadar bir süreç.
Saygılarımla Sevgili Arkadaşım
Şahin Hanelçi.

ortak..
Harika bir şiirdi..
Yüreğine sağlık...