Eylüldü Oğul
Yıl 1963
Ağustos harman yeri Güneşin hazan vakti geldim dünyaya, Fırat nehir boylarına yakındı köyümüz Beş çocuklu bir ailenin,ortanca çocuğuydum Paça yırtık, Kol yırtık, Fakirliğin kol gezdiği, şeref dolu alın terinin Toprakla buluştuğu yıllarda, büyüdük, serpildik, Vatan sevdalısı olduk. Kış geceleri uzun olurdu,oğul. Odun sobasının etrafına,kıvrılır Hikayeler dinlerdik. Bir parça ekmek,yanında bulgur pilavı şerbet Yada, bir tabak tereyağı çökelek Değme keyfime, dercesine Unutulurdu feleğin prangalı elleri, İsyanımız olmazdı, Şükürlerimizi büyütürdük içimizde, Vatan sağ olsun diye. Kış geceleri uzun olurdu, Serilirdi yataklar o küçücük odanın orta yerine, Yastık savaşı yapardık Gülüp, ağlardık Saat 8,30 olunca,Erzurum frekansına ayarlanırdı radyo. Pür dikkat, tiyatrolar dinlerdik, Günün yorgunluğuna yenik düşerdik, Sabah olunca, yeni bir güne, merhaba derdik. Kara kışın o deli yüzüne, baktıkça içimiz titrerdi. Ah oğul ah,,, Yıllar geçti aradan, büyüdük,serpildik Adam olduğumuzu sanmıştık, Ama yanılmıştık, önümüzde daha çok ekmek tüketmemiz gerekiyordu, Hayatı bizden daha güzel yaşayanlarla tanıştık, halimize üzüldük isyanlar savurmadan,içimize sindirdik Şehir hayatı meğer, yalancı bir cennet imiş Sevdalı halimizle,üç hilalle tanıştık Ocaklarda,kardeş olduk Ekmeğimizi paylaştık Yeminler ettik Vatan bayrak uğruna. Ah oğul ah,,, Bu millet ne çileler çekti Mevsim yine eylül,dü. Yani olan olmuştu Kuşlar çoktan uçmuştu göğümüzden Mısır tarlaları, buğday kavrulmuştu sıcaktan Anlayacağın,yine olan olmuştu Duvarlara yazılan yazılar solmaya yüz tutarken Hilalime ilk bedelimi ödemeye koyuldum Tutuklandım hapis yattım Suçum, faşist miş, Karşı köyden gelen garip yüzlü fukaram ali ise, Kahvede çay içerken vurulmuştu Suçu, Kominist miş, Zaman içimizdeki yaşattığımız sevda duygularımızı bir bir elimizden almaya başlamıştı. Bir yaprak daha düşmüştü dalımızdan, bir şarkı daha susmuştu dilimizden Bir haller olmuştu sanki bizlere, Herkes ağlıyordu. Gülenimiz yoku Bulanıktı her şey, Televiziyon,radyo yurttan sesler Gazeteler boy boy ölüm ilanları Boşalmıştı kitaplarımızın rafları Anneler kuşkuluydu,konuşurken terler di. nasırlı elleri, Asılan, peygamber isimli çocukların ardından, Korkular sarmıştı herkesi, Sen daha doğmamıştın oğul, Mevsim yazdı, Hava sıcaktı,susturulmuştuk Demir lokma gibi boğazımız düğümlenmişti Oysa ekmek yine nimetti ve aslanın ağzındaydı Engin amcan yine tornacı çırağıydı Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses dinlerdi Uyurken, kesik kesik öksürürdü. Utanıyordu mahale bakkalı ahmet efendi, Bir kuru selam vermekten Sen daha doğmamıştın..Oğul… Bir sabah namaz vaktiydi, Uyandık, radyolarda marşlar çalınırdı İşte, o dediğimiz eylül kapımızı çalmaya başlamıştı. ve adlar okunurdu.Radyolarda, Zaten bir dedem, çanakkale de, Diğeri ise sarıkamış ta şehit düşmüştü, Ansızın sokak aralarında boşalan ihanetler gibi. Sonra günler geçti, Mevsimler değişti, Yaralarımız kabuk tuttu. Türkiye çağ atlar dediler Avrupa birliği, Gümrük birliği derken Anneler yine kuşkulu, Konuşurken soluklar kesik, eller titrek Kırmızı çizgiler solmaya yüz tutmuştu. Şimdi,,, Hayat toz penbe değil, Baş ağrısı,öksürük, Midde bulantısı, Ney sesi gibi narin olur akşamlar Ay dolunaydır, Yapraklar solgun, İçler çekilir derin derin Hiçbir mevsim sözünde durmuyor ki oğul, Anamız aynı ana, Babamız aynı baba, Ha bir eksik Ha bir fazla. İçimizi yakan kaç eylül geçti. bu yüreklerden. Bir Eylül yağmur oldu. Bir Eylül kar yağdı. Bir Eylül de, çile doldu. Canımıza yapıştı. be oğul.... |
Beğeniyle kutlarım...
......................................Saygı ve Selamlarımla...