Belli kiDemek ki... Adam tanıdık biriydi Hiç sual etmeden sarıldı, özlemiştim dedi Hayli zamandır görüşemediğimizi söyledi, çocukları sual eyledi Bir kez daha muhabbetle sarılmak isteyince şaşkınlığım daha çok ilerledi Yanımda arkadaşlar vardı, gözlerime bakıyorlardı, çünkü sessiz kalmıştım, çaresiz bir durumdaydım belliydi Bir müddet sonra müsaade istedi ve yine muhabetle sarılarak mutlaka ziyarete bekliyorum, ne zamandır merak ediyordum diyerek gitti Ben hala bu arkadaşı tanıyamamam, en azından hatırlayamam adına çok üzülmüştüm ve bir o kadar yaşlılığıma vererek içerlemiştim, bu bizzat benim hakikatimdi Öfkenin... Hışmına uğramıştım Anlayamadığım için şaşkındım Nasıl bir hırsla, hınçla karşılaştığımı anladım Sarf ettiği her sözde itham, hüküm, infaz vardı dayanamadım Nasıl bir ruh halidir veya kalptir ve dahi zihniyettir sualleri içimde sakladım Kim neden olmuştu, benim bilmeden veya ihmal etmek, sürekli meşgulüm demem miydi, karşısında duramadım Düşünüyorum... Nasıl beni anlamaz diyorum Sualleri sıralıyorum, içimden gelenleri saklamıyorum Sonra kendi kendime konuşmaya başlıyor ve huzur için aranıyorum Benim meramı mı anlamadığını zannettiğim kişiyi, gerçekten ben onu anlıyor muyum Neden beni anlamak zorunda bırakıyordum, derdimi ne kadar ve hangi ruh haliyle anlatmaya çalışıyor, bilmiyordum Tınılar... Alıp götürüyor Ufkun ıssız rıhtımlarına Gözler ummana dalıyor, suya neler yazıyor Dalgalar ne kadar nezih anlatıyor, bir damla su iken tufanı hatırlatıyor Nuh peygamber ne kadar uğraşmıştı, en yakınları onu yalnız bırakmıştı, akıl kararır, hissiyat kuşatır, zan hükmediyorsa Mustafa Cilasun |