Sancılı illettirO... Ne kadar Sessiz ve kimsesizdir Yüreğe saplanmış bir hançer gibidir Melal testisini dolduran demdir, hüzün mihengidir Her nefeste tutulan kederdir, yutkunmalar çaresizliktir O bitmeyen gecelerde ne sancılı illettir, o artık ömür defterinin refikidir, sır sahipsizse böyle değildir Peki... Sen hancı ol Ben ise garip bir yabancı Sen dert edinme bulsun beni her sancı Ben şikayet etmek, nefsim için hak yemem, olmam mizanda davacı Halin her zerresinde hissederim ki ruhum zamansız yolcu, bedenim toprağa borçlu Aklım, iz’anım, ahlakım, hakikat anlayışım, bilgi ve tecrübem kalbimi nazargah edinen sahiple ancak huzurlu Sevgine... Güvenim yıkıldı gitti Artık yıllardır sığındığım sabır bitti Vefa, sadakat, samimiyet, fedakarlık böyle miydi Demek ki tercihlerin değişti, zevklerin hevesi mi seni bu hale getirdi Hani akıl, bilgi, tecrübe, edep ve sabır her bakımdan terk etmeyeceğimiz hazineydi Sakın... Bir yokluğun kıyısında Şartlanıp kalma, korkulara sığınma Seni böyle bir hayata mahkum eden şartları savunma Nesebi bağlılığın, örf ve hamasetin olabilir lakin o zaman yakınma Kainat kitabını okumak, anlamak, araştırmaktan korkma, zan aklını katleder sonunda Kör kuyular ve onun vicdanında umut yaşatmak, hesapsız akılla aranmak hakikatin çok uzaklarında Mustafa Cilasun |