Pürmelal/Ve sürgün ettim ömrümü meczuplar diyarına/ Tükettik şiirleri umut tezgahında Yarının yolunu unuttu şair Her iklimi coştu yalınyapıldak Has bahçelerde temaşa etti seyirten düşleri Derin bir izhardı ayrılık lügate sığmayan Hele birde mavi vardı aylardan masal Ayazın resmi karalanmadan rüya mıydı neydi? Zamanın ahvali pürmelal Zemheri üşür menevişler ağlar Oysa gözlerinde güldürürdüm cemreleri Sönmeden önce gökte ateş Denizde yangın Toprakta cehennem Fi tarihinde sevmiştik biz ba/harı Eks olan rüyalardan uyanmadan önce Katli vacip bir gülüştü bizimkisi İki yakası bir araya gelemeyen vadiler gibi kavuşmasız Yılkı tayları özgürce koşarsa hayallerimden ötelerde Son bir şiir daha demlenir baharın yamacında Sevgiliye kurban edilen onca sözü israf bilme ey felek! Matem yazgılı güller dalında da solar Koparsan yine aynı hazin son Fıtratındandır hazan Güle sorsan çiğ damlar gözlerinden Aşkın kararğahı gözlerinden sürgün yemiş şiir gibi Güneş bir doğarken, bir de batarken ufukta Kendi yolculuğunda bir garip leylayım şimdi Zaman gözlerimde bir sancı, yok artık bu derdin ne merhemi ne ilacı... Nuray AYHAN... |
keşke çocuk kalsaydık kalbimiz yerine dizimiz kanasaydı
keşke şu sol yanımız yerine acıyan sızlayan dizimiz olsaydı
ne vardı gözyaşlarımız mutluluk için aksaydı keder yerine
seven insan kendi leylasının mecnununun omzuna yakışırdı