Umudun Peşinde
Umutlu bir rüzgârın düşen yaprakları sokak sokak peşinden sürüklediği bir güne açılan pencereden merhaba diyorum, bugün tomurcuklanan iki kırmızı güle
Bir perşembe günü, sırf hayatı biraz daha renklendirsin diye iki kırmızı gül tomurcuğu ekmiştim penceremin önündeki saksılardan birine Bugün o saksılara sığamadıklarını, evin içinde duramadıklarını anladığım, o umutlu günlerden biri Umudun sadece aynı saksıya ekilen iki kırmızı gül tomurcuğu olmadığını biliyorum elbet, Kavak ürpertisi ile anılan rüzgârda, Kurutulmuş güzel beyaz çiçeklerde, Çok uzak baharlarda kanatılan garip bir avuntuda, Akışı silinen bir suda, Tenime değen güvercin ürpertisinde de arayabilirim umudu Şuraya bi papatya obası çizsem Çadır kursam gençlerle Demli bir çay düşürsem bir şiire Inatçı bir çiçeği ya da bir dikeni, bugün yaşamın içine yarın güneşin sayfalarına eksem Ve ölüm gelene kadar oyalayabilsem umudun peşine düşmüş güzel kimsesizliğimi |
düzyazı dili daha güçlü, daha vurucu. şiir diye okuyunca duraklatıyor, "betik" gözüyle bakınca, akıp gidiyor.
sevdim bu oyunu.