BENİM GÖNLÜMNe tamahkâr gönlüm var, gördüğüne tutulur! Ben bu gönlümü alır, uçurumdan atarım... Öyle zorda koyar ki, ne yenir ne yutulur; Böyle aç gözlünün ben, anasını satarım! Deli mi, akil miyim, hiç bilmem ki ben neyim? Şu gönlümün derdinden, sanki bir divaneyim! Bir söyleyin yetmez mi, daha nice ya/neyim; Gönülde sevda varken, nasıl rahat yatarım? Istırabım dillendi, rahat vermez etrafa! Her yandan bir ses gelir, kaçsam hangi tarafa? Telaşımdan düştüm ben, sanki tam da Araf’a; Vardığım mahalleyi, birbirine katarım... Kime sordumsa seni, deli dediler gönül! Gülistandan koparıp, uzatırsan gonca gül... Gör o zaman açılıp, nasıl şakırmış bülbül; İşte bütün bu yüzden, bülbül gibi öterim... Gördünüz mü tamunun, kapısında dumanı? Nasıl bulut kapladı, görseniz asumanı! Gözümde yok unuttum, tüm servet-i samanı; Kamyon lastiği gibi, kara kara tüterim... Antalya-2017/02 Halil Şakir Taşçıoğlu |
Ben bu şiirinizi iki defa okudum ve yorumda yazdım ama işte akıllı dedikleri telefon denen meret yorumu yollamamış.
Yani bak yemin etmeyim de yazdım.
Çok ta güzel bir serzeniş olmuş.
Yaya taksam ok değil atayım uzaklara
Ava çıksam yem değil sıkayım tuzaklara
Gönül denen nemenem şey girmez kursaklara
Arlanmaz hiç sebepsiz hemencecik batarım
Deyiverdim ve o geleneği bozmadım.
Yürek sesiniz daim olsun ağabey.
Selam ve saygılarımla.