sokak lambası
yorgun argın akşamların
uyur uyanık seherinde dilimde eskiden kalma bildik bir ezgi parmaklarımda tütün kiri bilge bir kemanın kağnılarca inleyen ağır aksak paslı telinden iç çizercesine gıcırdayarak silik bir göğün çivit ve puslu maviliğine sıcak bir çorbanın ıslak buğusuyla tutunan yalnızlık soğuk ve ağır gecelerde ıslanmış taş kaldırımlarda belli belirsiz yürüyen gölgeler kirli duvarlı toprak damların çürük tahtalı pencerelerinin çatlak camlarından taş kaldırımlara akan sessizlik aynı nemde çürüyoruz aynı titrek seste aynı perdeden eziliyoruz aynı tanıklıkla aynı paslı demirde sararıyoruz gece kendine siner gece soğuk gece kör gece bedenime tüner gece nankör asıldığı direkte yaprak hışırtılarının deniz çalkantısı gölgeleriyle raks eden çığ tutmuş iklimlerle ve umut kokan baharlara aynı mesafede ve aynı yorgun alışkanlık aynı gösterişsiz şefkatle bir mum iştahı bir emekçi sabrı ve inadıyla direnen sokak lambası ben de üşüyorum görmüyor musun beni bak ne kadar benzeşiyoruz hissediyorum seni hasan polat |