hayat ve isyan
Bu nasıl bir dünya,
Kâbus dolu bir rüya, Ulaşılmaz bir ufuk, Huzur denilen hülya. Zalimlerde pür neşe, Mazlumlarda endişe. Adaletse güçlünün, Koynundaki fahişe. Garibin boynu bükük, Omuzlarıysa çökük. Tüketmiş dermanını, Sırtındaki onca yük. Derdi ekmek parası, Katıkla yok arası. Her sofra kurulanda, Sızlar durur yarası. Zenginlerse pek rahat, Nedir bilmez meşakkat. Sürekli servetini, Artırmakta kat be kat. Ne izan ne de vicdan, Sadece şişkin cüzdan, Yemekten sonra elde, Titanyumdan bir kürdan! Kimisi bulmuş makam, Bilmez nedir tasa, gam Güç alıp koltuğundan, Kesip durmakta ahkâm! Kimi de vurdumduymaz, Sorumsuz, gafil, aymaz. Yaşanan bu dramdan, Kendini mesul saymaz. Bu nasıl bir hıyanet, Dünya kime emanet? Adalet namına mı? Hüküm süren melanet? İnsanız bizler madem, Nerede ahlak, erdem? Fütursuzca çirkeflik, Yaşanır durur her dem! Çivisi çıkmış dünya, Küresel köymüş güya! Kurulmuş vahşi düzen, Hüküm sürer eşkıya, Batılı patron-ağa, Doğulular maraba. Afrikalı desen zaten, Azat olunmaz parya. Kan emerek doymuşlar, İnsanlığı soymuşlar, Sömürünün adını, Serbest Pazar koymuşlar. Rezaletler diz boyu, Cehaletse kopkoyu! Bu düzeni kuranlar, Hangi iblisin soyu? Sizler beyaz, biz siyah, Çekmekteyiz her gün ah. Biliniz ki bu zulüm, Affedilmez bir günah. Hani yoktu farkımız, Kardeşlikti şarkımız? Barış ve refah için, Dönecekti çarkımız? Herkes birbirine denk, Birleşip hevenk hevenk, Renkler cümbüşü ile Sağlanacaktı ahenk! Keser döner sap döner, Gün gelir hesap döner. Yatsı vakti tez olur, Yaktığınız mum söner. Yakındır isyan yakın, İmkânsız sanma sakın, Dökülecek meydana, İnsanlar akın akın. Güne gebe geceler, Şafakları heceler. Silinmiştir tarihten, Senin gibi niceler. |