Kırık/han’da İnce Bir Sızı
Candır, canandır, belki heyecandır;
Sevdanın yeri bil ki, Kırıkhan’dır. Hasretlik artık tak edince cana, Gurbetten sılaya sürüldüm hancı. Gide gide vardım şu Kırıkhan’a, Aşk denen belaya sarıldım hancı. Değişmiş bu şehir, eskisi nerde? Binalar yükselmiş yemyeşil yerde, Bir tas Delibekirli suyu ver de; Soluya soluya yoruldum hancı. Garbı yeli yine bağrıma esti, Ne derman oldu, ne sızımı kesti, Ceylan bakışı bam telime bastı; Görünce Leyla’yı dirildim hancı. Çıktım Bayezid-i Bistam’dan baktım, Karasu gibi düz ovaya aktım, Kıpkızıl güneşte benzimi yaktım; Alan’da yaylaya serildim hancı. Tiz bir zılgıt kulağımı çınlattı, Ozan, barak havasını dinletti, Davul-zurna ortalığı inletti; Yar ile halaya kuruldum hancı. Çıkmaz sevda beni iflah eder mi? Şansızlık yakamı hiç terk eder mi? Bu aşk kıyamete kadar sürer mi? Gözleri elaya vuruldum hancı. 24.01.2017 Muhittin Alaca |
Yazan kaleminiz duygu dolu yüreğiniz varolsun.
Selam dua ile. .