İzŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Eski izlerden, çıkan işaretler...
Ar(a)da kalmışlardan haberci... Yağmur sonrası açan güneş Ab-ı hayat tılsımında oyun/ renk cümbüşüyle "Alâim-i sema" ve gelincik narini boyun/ öylesine yağmurcuk güzelisin/ Ondan bulamıyorum işte ve varamayışım bundan, kavuşulmazlığa büyüyen bir hasretlik şiirisin/ ezgisi eksikli türk(ü) iki kişilik, aşık erdemli sevgiye aranan yeni tanım gibisin/ o kadar meziyetlisinden hep maşuk özneli oluşun.. fiili yılgın, fail yine o nedenden kırık bir anlamın aşk-ı evvelisin/ Yan bakışlarını kapatan saçların akşam rüzgârıyla dağınık eğilir vakurla güzel başın/ ok kirpiğin.. ayça kaşın/ buğulu, çekik gözlerin peyga vurur bakışın/ püsen zerrlerden örülü aşağı yel eseni kadar ferah/ ve divana kaldığı için çok eskilerde bir ah/ Yazdan kalma bir gün/ kuşluk vakti ya da tün/ boğazlı kazak.. beyaz/ gök mavisi forma sonra, aniden mevsim değişir okul yolu.. kış, kıyamet, ayaz/ beyaz bir pardesüye meyyal/ anılarla örülü ve çoğu hayal/ ama hiç öyle havaya girip hayra da yormamalı netice itibariyle herşey derinde saklı/ ne yapsak, aşkta da hep kader haklı/ Oğuz kavutu yemişçesine yansır yüze kaçmış zerre-i miskal de takılmış genize/ şekerli kuru.. toz kesifi keskin hatırladıkça ne garez, ne kin ! Sarı bir sarsıntıdır benize/ sevgi sessizi öyküdür açılır mekansız mahal denize/ Gidişin bağ bozumu zaman güz, hüzzam.. hazan/ Eylül sonu ve başı Ekim’in ne çok sevdim seni ben hiç ah almadan/ aşk sevgiliye bir ömür duyulmuş sevmeli saygıdır/ sevmenin en insancıl hali ve erdemli sevgiye verilmiş emeğe dair kaygıdır/ ki, ben oradayım o uzay.. o dem/ algış-kargış, bigane/ ve bilinç altında yer bulmuş arpa boyu bir zamane/ yol yakını kadar uzakta yıllar/ eksiltmemiş görkeminden hiç bir şey ve eskitmemiş daha dün gibi taze, zihnimde kalanlar/ kovalarken birbirini biteviye anılar/ Ahmet Kutlu Ayyüce 19-Ocak-2017 |